| Sos yeşil salatanın doğal lezzetini her zaman azaltır. | Open Subtitles | بدون التوابل. لا , التوابل دائماً تعطي نكهة مختلفة عن النكهة الحقيقية للخسّ. |
| Ah tabi böylece o mavi şeyin tüm lezzetini almış olursun | Open Subtitles | بطبيعة الحال. وبهذه الطريقة يمكنك الحصول نكهة كاملة من فراغ. |
| Sonunda bu sakıza lezzetini veren şeyi buldum. | Open Subtitles | أعتقد أني أخيرا اكتشفت نكهة هذه العلكه |
| Evet, somon balığını her gün havalandırmak lezzetini ortaya çıkarır. | Open Subtitles | أجل، السماح لطعام "السلمون" بالتنفس طوال اليوم يجلب حقاً النكهة |
| Ama yemeğin lezzetini veren yağdır, ayrıca saçına da iyi gelir. | Open Subtitles | إنه يعطي النكهة لكل شئ كما يجعل شعرك صحياً |
| Yemek bütün lezzetini değiştirdi. | Open Subtitles | بالضبط, يغير كامل نكهة الطبق |
| Galibiyetin lezzetini daha tatlı almayı umuyordum. | Open Subtitles | توقع أن تكون نكهة النصر أحلى |
| Evet, somon balığını her gün havalandırmak lezzetini ortaya çıkarır. | Open Subtitles | أجل، السماح لطعام "السلمون" بالتنفس طوال اليوم يجلب حقاً النكهة |
| lezzetini veren de bu. | Open Subtitles | وهذا ما يعطيها النكهة |
| lezzetini artırıyor! | Open Subtitles | هذا يحسّن النكهة! |