| Gazetelerden biri bizim mahalledeki bir Çin lokantasında çalıştığını yazmıştı. | Open Subtitles | أحد الجرائد قالت أنها كانت تعمل في مطعم صيني بالبلدة |
| Geçen akşam bir Hint lokantasında yemek yedim, anlatmış mıydım? | Open Subtitles | هل أخبرتك أنني أكلت في مطعم هندي قبل بضع ليال؟ |
| Tres Palini lokantasında bir hareket farkediyor, öğle vakti olduğunu ve aç olduğunu hatırlıyor. | TED | لاحظت الكثير من الحركة في مطعم تراس باليني مذكرا اياها انه وقت الغداء وانها جائعة |
| Chih-hao, Tin Heung lokantasında Chen Lang'i yendi. | Open Subtitles | هزم هاو شية تشين لانج في مطعم هيونج من الصفيح. |
| O Çin lokantasında hep en öndeki masa ve satış için karısını boşayacağına dair o inandırıcı sözler. | Open Subtitles | الكشك الأخير دائما في المطعم الصيني... ونفس الكلام المعسول ... عن طلاق زوجته |
| Ma Maison lokantasında pişirilip sunulan, yediğin tüm akrabaları için. | Open Subtitles | لجميع أقاربه الذين قمت أنت بإلتهامهم المطبوخين و المحشوين |
| Chih-hao, Tin Heung lokantasında Chen Lang'i yendi. | Open Subtitles | هزم هاو شية تشين لانج في مطعم هيونج من الصفيح. |
| Hele Çin lokantasında tanıştığımızı düşünürsen. | Open Subtitles | هذا جنون، خصوصاً أننا تقابلنا في مطعم صيني. |
| Altı çocuğun en küçüğü. Önceden aile lokantasında çalışıyormuş. | Open Subtitles | أصغر ستة أشقاء ، عمل في مطعم العائلة قبل الإنضمام |
| Yarın, saat 11'de, Billings'teki Cloverleaf lokantasında. | Open Subtitles | غداً، 11 صباحاً، في مطعم كلوفيرليف الجديد في بيلينجس. |
| Bir keresinde Jimmy Sea's lokantasında size servis yapmıştı. | Open Subtitles | تذكّرين؟ ، خدمك سابقا في مطعم جيمي سييز؟ |
| Kumar yasaklı lokanta ruhsatı var. Do Breff lokantasında aşçıbaşıymış. | Open Subtitles | رخصة مُديرِ الشرطة غيرِ تَحَادُث، رئيس كبيرِ طبَّاخين، مطعم DeBreff. |
| Şehrin en iyi lokantasında rezervasyon yaptırmadan bir masa kaptığımıza inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أصدق أننا حصلنا على طاولة في أفضل مطعم في البلدة.. بدون أي حجز مسبق |
| Dün gece 9 gibi. Üst kattaki suşi lokantasında. | Open Subtitles | حوالي التاسعة ليلة أمس مطعم السوشي في الأعلى |
| Ermeni lokantasında Türk kahvesi isteme, | Open Subtitles | لا تطلبي القهوة التركية في مطعم أرميني أبداً |
| Evet, o... vejetaryen lokantasında... alt katta, haftada birkaç defa yemek yerdi. | Open Subtitles | بلي أعرفها, فهي تأكل في مطعم النباتيين الذي يقع في أسفل المبني عدة مرات خلال الأسبوع |
| Bir Çin lokantasında karşılaşıp tuvalete götürebileceğin tipte Bir kız değilim. | Open Subtitles | لست النوع من الفتيات التي تلتقيها في مطعم صيني ثم تأخذها إلى الحمام |
| Bir Çin lokantasında rastlayıp da tuvalete götürülebilecek Bir kız değilim. | Open Subtitles | لا أريد أن أكون مجرد شهوة لك، لست النوع من الفتيات اللاتي تأخذهن إلى مطعم صيني ثم يتوجهن معك إلى الحمام |
| Sadece kızın bizim mahalledeki bir Çin lokantasında çalıştığını yazmışlardı. | Open Subtitles | فقط أنها كانت تعمل في مطعم صيني بالمدينة |
| Aman Tanrım. Bugün Çin lokantasında... | Open Subtitles | يا إلهي، في المطعم الصيني في وقت سابق اليوم... |
| Ma Maison lokantasında pişirilip sunulan, yediğin tüm akrabaları için. | Open Subtitles | لجميع أقاربه الذين قمت أنت بإلتهامهم المطبوخين و المحشوين |
| Navy Pier'in oradaki yeni açılan fransız lokantasında yer ayırttım. | Open Subtitles | عندي حجز في ذلك المطعم الفرنسي الجديد عند الرصيف البحري |