| Paul, dükkân sahipleri birlik olursa Wayne Luckett'i susturabiliriz sanıyordu. | Open Subtitles | كانت لدى (بول) فكرة. إنه إن اتحدنا نحن ملاك المتاجر فيمكننا أن نخبر (واين لوكت) أن يذهب للجحيم |
| Luckett'ın çocuğuna ödemeyeceğimizi söylemiş. | Open Subtitles | قال أنه أخبر ابنه (لوكت) أنهم لن يدفعوا أية أموال |
| Bir de Luckett'ın bize ulaşamayacağını bildiğini. | Open Subtitles | وأنه يعرف أن (لوكت) لن يستطيع المساس بنا |
| Wayne Luckett, Two Corner Hustlers'ın sahibi. | Open Subtitles | (واين لوكت)، إنه يدير عصابة (تو كورنر هاستلرز) |
| Beni dinle, gerçekten Wayne Luckett'ı, oylamadan önce seni yerle bir eden o basının önüne kelepçelerle çıkarmalısın. | Open Subtitles | أعني، استمعي لما سأقوله حسناً؟ بشكل جديّ أعتقد أنكِ يجب أن تخرجي بـ(لوكت) مقيداً |
| Ray, Cook bölge hapishanesini ara. Wayne Luckett'ı ziyaret edeceğimizi söyle. | Open Subtitles | (راي)، اتصل بسجن مقاطعة (كوك) وأخبرهم أننا سنزور (واين لوكت) |
| Belli ki emri Luckett vermemiş. | Open Subtitles | من الواضح أن (لوكت) لم يعطِ الأمر بالقتل |
| Wayne Luckett'ın beyin ölümünü tek bilmeyen biz değiliz. | Open Subtitles | لسنا الوحيدين الذين لم نعلم عن موت (لوكت) دماغياً |
| Tanıklardan biri Luckett'ın çocuğuna ödeme yapmayacaklarını söylemiş. | Open Subtitles | ادّعى شاهدك أن أحد الرجال الذي قتلوا أخبروا أحد أبناء (لوكت) أنهم لن يدفعوا المال بعد الآن |
| Wayne Luckett'ın ekibini içeren olaylara tanık en az 7 kişi öldürülmüş. | Open Subtitles | استطعت العثور على سبعة حالات تم فيها التخلص من شهور في قضايا تتعلق بعصابة (واين لوكت) |
| Biri ödemelerin duracağını Luckett'a söylemiş olmalı. | Open Subtitles | وبينما كان تلك الجريمة تحدث... إذن لابد أن شخصاً ما أخبر (لوكت) مسبقاً أن الدفعات ستتوقف |
| Wayne Luckett mi? | Open Subtitles | (واين لوكت)؟ نعم. |
| Biz de Luckett'ı kendimiz götürecektik. | Open Subtitles | كنا سننقل (لوكت) بأنفسنا |
| Dion Luckett nezaretteydi. | Open Subtitles | نعم، (ديون لوكت) |
| Luckett salınmış. | Open Subtitles | يتم الإفراح عن (لوكت) الآن |