| mükemmel değil biliyorum ama bu benim için çok önemli. | Open Subtitles | أعلم أن ذلك ليس مثالي , لكن أن هذا مهم جدا لي |
| Halen mükemmel değil. Kahvesi yere dökülüyor, daha yapacak çok işimiz var. | TED | مازال الرجل الآلي ليس كاملاً .. سطحه ليس مستقر تماماً أي ما زال لدينا الكثير من العمل للقيام به |
| mükemmel değil, ama bu sefer gayet iyi çalıştı. | Open Subtitles | إنه ليس مثالياً ولكنه يعمل بشكل أفضل هذه المرة |
| Dünya mükemmel değil... hiç olmadı, hoşgörü bir gecede olacak değil ya. | Open Subtitles | في العالم ليس مثاليا. كان أبدا. التسامح لا تأتي بين عشية وضحاها ستعمل. |
| Hayır, sadece daha mükemmel değil diye düşünüyorum. Bunu gerçekten düzeltmek istiyorum, bir hafta beklemeliyiz. | Open Subtitles | لا , اعتقد بانها ليست كاملة بعد . أريد ان اقوم بها جيدا |
| Aslına bakarsan evlat, tanıştığın bu kız, o da mükemmel değil. | Open Subtitles | و دعنى أوفر عليك الحيرة الفتاة التى قابلتها ليست مثالية أيضاً |
| Mükemmel hayatım aslında mükemmel değil miydi? | Open Subtitles | هل كانت حياتي المثالية في الحقيقة غير مثالية |
| mükemmel değil ama idare eder, sanırım. Kim ve Chase nasıllar? | Open Subtitles | لست في أفضل حال ولكني بخير، كيف حال كيم وتشيز؟ |
| Oldukça güzel evet, fakat mükemmel değil. | Open Subtitles | أنها حفله ولكنها , ليست مثاليه |
| O iyi bir adam Scottie ancak mükemmel değil. | Open Subtitles | ولكنّه ليس مثالي أحياناً عليكِ أن تقبلي بما لديكِ |
| Bak, mükemmel değil, ama buradan iyi. | Open Subtitles | انظر انه ليس مثالي لكنه افضل من هنا |
| Yasa mükemmel değil. | Open Subtitles | القانون ليس مثالي |
| İlerlemen mükemmel değil. | Open Subtitles | إنّك أحرزت تقدماً، لكن ليس كاملاً. |
| Yani temel olarak, Orwell demiş ki, "mükemmel değil, ama yapacağım..." | Open Subtitles | في الأساس ماذا كان يقوله (أورويل) "إنه ليس كاملاً لكن سوف آخذه" |
| Bununla birlikte, kadınların bakış açısına göre Yoon Pil Joo o kadar mükemmel değil. | Open Subtitles | لكن من وجهة نظر المرأة يون بيل جو ليس مثالياً من جميع الجوانب |
| Ve anlıyorum zamanlama mükemmel değil, ama durum böyle. | Open Subtitles | وأنا أفهم أن التوقيت ليس مثالياً لكن هذا ما حدث |
| İyiden de iyi ama mükemmel değil | Open Subtitles | أنه أفضل من جيد , لكنه ليس مثاليا. |
| İşimiz böyle. Asla mükemmel değil. | Open Subtitles | ذلك هو العمل انه ليس مثاليا ابدا |
| Ve kötü biri değil, sadece mükemmel değil. | Open Subtitles | وإنها ليست بالشخص السيء انها فقط ليست كاملة |
| Biz de istiyoruz. Bırakın yardım edelim. Amerika mükemmel değil. | Open Subtitles | أمريكا ليست كاملة سأكون أول من يقول ذلك |
| Biliyoruz ki teknoloji her zaman mükemmel değil. | TED | ونحن نعلم أن التقنية ليست مثالية دائما. |
| mükemmel değil ama idare eder, sanırım. Kim ve Chase nasıllar? | Open Subtitles | لست في أفضل حال ولكني بخير، كيف حال كيم وتشيز؟ |
| Henüz mükemmel değil. | Open Subtitles | إنه ليس كاملا بعد |