| Sabah müsamaha gösterip gece canımızı dişimize takmak bizim doğamızda var... | Open Subtitles | انهش النهار لحمًا وابصق الليل عظمًا*، *سأحيا حياتي بطريقتي |
| Sabah müsamaha gösterip gece canımızı dişimize takmak bizim doğamızda var... | Open Subtitles | انهش النهار لحمًا وابصق الليل عظمًا*، *سأحيا حياتي بطريقتي |
| Ve 18 yaşına girene kadar müsamaha göstermeyeceğim şeyler var. | Open Subtitles | وحتى تصبحين بسن 18 هنالك بعض الأمور لن أتساهل بها |
| Beyefendi, benimle bu ses tonuyla konuşmanıza müsamaha gösteremem. Salak! | Open Subtitles | -سيدي, أنا لن أتحمل منك أن تتحدث معي بهذه النبرة |
| Umursamayarak ya da tepkisiz kalarak kötülüğe pasif müsamaha. | TED | التسامح السلبي مع الشر من خلال التقاعس واللامبالاة. |
| Yarım kalmış işlere müsamaha gösteremem, doktor. | Open Subtitles | أنا لا أتسامح مع الأطراف السائبة، يا دكتور |
| Sabah müsamaha gösterip gece canımızı dişimize takmak bizim doğamızda var... | Open Subtitles | انهش النهار لحمًا وابصق الليل عظمًا*، *سأحيا حياتي بطريقتي |
| Sabah müsamaha gösterip gece canımızı dişimize takmak bizim doğamızda var... | Open Subtitles | انهش النهار لحمًا وابصق الليل عظمًا*، *سأحيا حياتي بطريقتي |
| Sabah müsamaha gösterip gece canımızı dişimize takmak bizim doğamızda var... | Open Subtitles | انهش النهار لحمًا وابصق الليل عظمًا*، *سأحيا حياتي بطريقتي |
| Yani hayır, bu konuşmayı yapmayacağım sana daha fazla müsamaha göstermeyeceğim. | Open Subtitles | ،لذا لا، لن أخوض هذه المحادثة لن أتساهل معكِ بعد الآن |
| Yani hayır, bu konuşmayı yapmayacağım sana daha fazla müsamaha göstermeyeceğim. | Open Subtitles | ،لذا لا، لن أخوض هذه المحادثة لن أتساهل معكِ بعد الآن |
| Şikayet edenlerden hoşlanmam. Herhangi bir birliğimde buna müsamaha göstermem. | Open Subtitles | ،ولا أحب أي نوع من التذمر ولن أتساهل بذلك بأي من وحداتي |
| Beyefendi, benimle bu ses tonuyla konuşmanıza müsamaha gösteremem. Salak! | Open Subtitles | -سيدي, أنا لن أتحمل منك أن تتحدث معي يهذه النبره |
| Senin yüzünden, arkadaşın diye Al'a müsamaha gösteriyorum ama dün gece çok fazlaydı. | Open Subtitles | إنّني أتحمل آل على مضض كرمانا لك. لأنّكما صديقان. لكن الليلة الماضية. |
| Bence, inanç özgürlüğüne en fazla böyle müsamaha edilir. | TED | هذا، في رأيي، أقصى حد من التسامح للحريات الدينية. |
| Bir Merkez Subayının disiplin ihlaline müsamaha gösterilmez. | Open Subtitles | انهيار الانضباط امر لا يمكن التسامح معه في مركز قيادة الجيش. |
| müsamaha gösterilmeyecek. | Open Subtitles | و لن أتسامح فيها ستأخذ رجالك لاسفل البلدة |
| müsamaha etmeyeceğim tek şey varsa o da bir yalancıdır! | Open Subtitles | الشئ الوحيد الذي لن أتقبله هنا... هو الكـذب! |
| müsamaha, bir ağabeyin merhametini hissediyor olmalısınız. | Open Subtitles | لابد وأنهُ يوجد القليل.. التساهل، ورحمة الأخ؟ |
| Daha fazla müsamaha göstermeyeceğiz ve daha fazla korkmayacağız. | Open Subtitles | ونحن لن نتحمل ذلك بعد الآن ونحن لن نخاف بعد الآن |
| Umarım size bir daha hatırlatmak zorunda kalmam... Hiçbir türden ayrımcılığa asla müsamaha göstermeyeceğiz. | Open Subtitles | اتمنى انني لن احتاج الى تذكيركم نحن لن نتسامح مع التميز. |
| Arı karşıtı, küçük düşürücü takma isimlere müsamaha göstermeyeceğiz... | Open Subtitles | ولن نتساهل بعد الآن في استرداد الألقاب الخاصة بالنحل |
| Şu dakikadan sonra böyle saçmalıklara müsamaha göstermeyeceğim. | Open Subtitles | انها فقط هذه النوع من القذاره التى لن اتسامح عنها منذ هذه اللحظه فصاعداً |
| 12 yıllık Eyalet Ceza Hâkimi, bakmış olduğu üç cinayet davasında müsamaha göstermesine karşılık rüşvet aldığı iddialarıyla hüküm giydi... | Open Subtitles | مُحارب الجريمة للمحكمة الجنائية للدولة أُدين بالحصول على رشاوى في مقابل التساهل في ثلاث حالات قتل |
| Örneğin cezan açıklanırken, iyi hâlinden ötürü müsamaha isteyebiliriz. | Open Subtitles | يمكننا مثلًا، أن نطالب بالتساهل في إصدار الحكم |
| Hristiyan bir kadın buna müsamaha edemez! | Open Subtitles | لا يمكن لأي امرأة مسيحية أن تتساهل مع هكذا تصرف تَحتَ سَقفِها |