| Müvekkilim tamamen söylentilere dayalı- olarak küçük düşürüldü, infaz edildi. | Open Subtitles | ان موكلي مضطهدا بسبب الاشاعات ,الاشاعات ,الاشاعات ولا شئ اخر |
| - Ama olay yerinde bulunan adli delili kazara yok ettiğini, sonra da Müvekkilim aleyhinde kullanılacak şekilde tahrif ettiğini biliyorsunuz. | Open Subtitles | لكنك تعرف بأنها عن طريق الخطأ دمرت أدلة الطب الشرعي التي تم جمعها من مسرح الجريمة وبعد ذلك حرفتها لتوريط موكلي |
| Müvekkilim duygusal durumu sebebiyle böyle konuşuyor yani saygısızlık yok. | Open Subtitles | موكلي يتحدّث من موضع للعاطفة، هو لا يقصد عدم الإحترام. |
| Müvekkilim işbirliği yapmadan önce bazı şartların yerine gelmesini istiyorum. | Open Subtitles | قبل أن تتعاون موكلتي لا بد من تحقق بعض الاشتراطات |
| Müvekkilim nafaka ödemeyecek, emekli maaşı onda kalacak ve ortak malvarlığının yarısını alacak. | Open Subtitles | عميلي لن يدفع نفقات زوجته المطلقة سيستعيد معاشه التقاعديّ وسيطالب بنصف الممتلكات المشتركة |
| Müvekkilim bunu kabul etmezseniz delilik iddiasında bulunacağını ifade etti. | Open Subtitles | موكلى يُـخبركم لو أنكم لن تتقبلوا هذا فإنه ستصنع الجنون |
| Müvekkilim size içinde bulunduğu soruşturmayı temizlemek için yardım etmek istiyor. | Open Subtitles | موكلي يريد مساعدتك توضيح عدة جرائم القتل الذي كان مشاركا فيها. |
| Müvekkilim cevap vermeden önce lütfen bu fotoğrafın alakasını açıklar mısınız? | Open Subtitles | قبل أن يجيب موكلي هلا شرحت لي رجاءً علاقة هذه الصورة؟ |
| İkinci öğrendiğim ise: Müvekkilim Will bu kurala bir istisna oluşturmuyordu; o aslında kuralın kendisiydi. | TED | اليكم ثاني شيئ تعلمته موكلي ويل لم يكن استثناء لهذه القاعدة بل كان هو القاعدة في حد ذاتها. |
| Senatör, Müvekkilim yazılı bir beyan okumak istiyor. | Open Subtitles | حضره السيناتور, موكلي يود قراءه تصريح أمام اللجنة |
| Efendim, Müvekkilim komitenin sorularını samimiyetle yanıtladı. | Open Subtitles | سيدي, موكلي أجاب على أسئلة اللجنة كلها بمنتهي الصراحة |
| Peki eğer ortada yeterince ışık yoksa, gördüğünüzün tam olarak Müvekkilim olduğuna nasıl inanabiliriz? | Open Subtitles | اذا الضوء لم يكن منتشراً يحتمل أنك لم ترى موكلي |
| - Ona bütün paramı verirdim. - İşte Müvekkilim de bunu yaptı. | Open Subtitles | أَعطيه كُلّ مالي - وهذا ما فعله موكلي اعتقد أنك تسرقه - |
| Bir Müvekkilim 23 kg kokain kaçırırken yakalanmış. | Open Subtitles | موكلي اُعتقل وهو يهرب كمية 22 كيلوغرام من الكوكايين |
| Söylemeniz gereken her şeyi dinleyeceğiz ancak Müvekkilim söylediklerinizin hiç birisine cevap vermeyecek. | Open Subtitles | سنستمع لاي شيء تريد قولهُ لكن موكلتي لن تُجيب على أي من أسئلتكَ |
| Müvekkilim ve Bay Sanchez arasında... herhangi bir bağlantı yok. | Open Subtitles | لا يوجد علاقة على الإطلاق بين موكلتي و السيد سانشيز |
| Müvekkilim, son kocasına bağlı olduğunu ve mutlu bir evlilikleri olduğunu açıkladı. | Open Subtitles | قالت موكلتي أنها كانت مخلصة لزوجها الراحل وأن حياتهما الزوجية كانت سعيدة |
| Kazanmama ramak kalmıştı ama Müvekkilim son anda korkup anlaşmaya vardı. | Open Subtitles | كنت بهذا القرب من الظفر بها, ثم عميلي خائف و عمل تسوية |
| Bunun doğru olduğunu varsaysak bile Müvekkilim orada değildi, değil mi? | Open Subtitles | بأفتراض إنها حدثت, موكلى لم يكن هناك أيضاً , أليس كذلك؟ |
| Müvekkilim bu konuda yasal velayet hakkını tek başına almak istiyor. | Open Subtitles | عميلتي لن ترضي بما هو أقل من من تعويض وحضانة قانونية |
| Müvekkilim o motelde dostlarını ziyaret ediyordu. | Open Subtitles | هذه مجرد مزحة زبوني كان يزور بعض الأصدقاء في ذلك الفندق |
| Açıklamam gerekir. Tavsiyem üzerine Müvekkilim başka bir yere taşınıyor. | Open Subtitles | يجب أن أوضح ، إن موكلتى ستنتقل إلى مكان آخر ، حسب نصيحتى لها |
| Onların Müvekkilim aleyhine ne kadar kanıtı varsa, benim de kanıtım var. | Open Subtitles | أعرف أنّ هنالك أدلّة ضدّهم أكثر من الأدلة الّتي توجد ضدّ موكّلي |
| Şu anda bir cinayeti araştıryorsunuz ki Müvekkilim bunula alakalı hiçbir şey yapmadı. | Open Subtitles | الحقيقة ببساطة هي انك تحققي في جريمة قتل والتي لا علاقة لموكلي بها |
| Şey, Baro sınavını henüz geçtim, ve kendileri Müvekkilim olur. | Open Subtitles | لقد اجتزت لتوّي الامتحان النهائي و هؤلاء هم عملائي |
| Bugün başarısız oldum. Müvekkilim için adaleti sağlayamadım. | Open Subtitles | لقد أخفقت اليوم، لم أستطع أن آتي بالعدالة لموكلتي |
| Müvekkilim yıllardır kayıp olan bu kız hakkında doğruları söylemek istiyor. | Open Subtitles | مُوكلي يٌحاول أن يقول الحقيقة عن هذه الفتاه المُختفية منذٌ سنين |
| Müvekkilim o. En baştan bunu açıklığa kavuşturmalıyız. | Open Subtitles | إنه وكيلي ويجب أن أكون واضحاً من البداية |
| - İddialarına saygılı olan Müvekkilim hariç. | Open Subtitles | باستثناء، أنّ موّكلي سدّد مستحقاته |
| Bu arada, Müvekkilim işlemediği bir suçtan ötürü devamlı polis tacizine katlanmak zorunda kalmıştır. | Open Subtitles | في غضون ذلك، مُوكّلي عليه أن يتحمّل مُضايقات الشرطة بسبب جريمة لم يرتكبها. |