| Her şeyi bu New York Modern Sanat müzesindeki bu ünlü esri ile yaptı. | TED | انه فعل ذلك مع هذه القطعة الشهيرة من متحف نيويورك للفن الحديث. |
| Charleston müzesindeki bu dijital baskı, beni kavramsallığın içine aldı. | TED | وكنت قد أخذت مفهوم هذا النوع من الطباعة الرقمية التي تقع في متحف في تشارلستون. |
| Doğrudan Doğa Tarihi müzesindeki M. Brackett'e ulaşıyoruz. | Open Subtitles | سوف نذهب الى ماكس براكيت ,الموجود داخل متحف التاريخ الطبيعي.. |
| Neredeyse Smithsonian müzesindeki Ballard kafatası ile aynı. | Open Subtitles | إنها مماثلة تماما لجمجمة نيكولاس بالارد فى متحف السميثونيان |
| Bu fotoğrafları modern sanatlar müzesindeki sergisi için çekti. Sahi mi? | Open Subtitles | من أجل معرض سيقوم به في متحف الفن المعاصر |
| Bu olay sona erdiğinde, Julia'nın Smithsonian müzesindeki Cambridge mutfağını ziyaret etmeyi düşünüyoruz. | Open Subtitles | نحن نخطط لرحلة إلى ـ مطبخ كامبريدج لـ جوليا ـ في متحف ـ الـ سميسونين ـ عندما ينتهي المشروع |
| Metropolitan müzesindeki hayır kurumları için açık arttırmadaydım. | Open Subtitles | كنت في متحف العاصمة للفنون من أجل مزاد الجمعية الخيرية |
| Öyle olsaydı Metropolitan müzesindeki Silah ve Zırhlar sergisine bilet almazdım. | Open Subtitles | لو كانت هنا, لما اشتريت تذاكر لمعرض الأسلحة والدروع اليوم في متحف المتروبوليتان |
| Yok artık! NASA müzesindeki o eski hurda parçası mı? | Open Subtitles | مستحيل , تلك القطعة القديمة خردة في متحف الناسا |
| Gideyim de modern sanatlar müzesindeki ofis sandalyesi sergisini gezeyim bari. | Open Subtitles | سأذهب لأتحقق من متحف الفن الحديث في ذلك المعرض |
| MacMillan müzesindeki soygunu. Olay çok büyük. | Open Subtitles | سرقة في متحف ماكميلان انها كبيرة كبيرة |
| Demek Rock n' Roll balmumu müzesindeki saçmalıkların arkasında sen varsın. | Open Subtitles | إذا أنت الذي وراء المقالب في متحف (روك آند رول) الشمعي |
| Hayır, babamın müzesindeki yardım konserindeyim. | Open Subtitles | أنا في الحفل الخيريّ في متحف والدي |
| Şu manyetik kaydırmalı şeyden ama çocuk müzesindeki her şey %10 indirimli olacak sana. | Open Subtitles | %ولكنه سيعطيك تخفيض ? لأى شىء فى متحف الأطفال |
| Ve burası da, oyuncak müzesindeki en sevdiğim oda. | Open Subtitles | وهذه افضل غرفة لدي في متحف الدمى بأكمله |
| Arazi müzesindeki işe başvuracaktım ama şimdi hamileyim, iş ve anneliği aynı anda yürütemem. | Open Subtitles | كما تعرفون ، كان علي تطبيق هذا العمل في متحف فيلد ولكن... الأن أنا حامل لا أعتقد بأنه يمكنني فعل الأمريين |
| Pinkney'i öldürüp suçu sana atan kişiyle sanat müzesindeki saldırı yapan ve gara bomba yerleştiren kişi aynı yani. | Open Subtitles | الشخص الذي قتل (بينكني) ولفق لك التهمة هو نفس الشخص الذي سرق متحف الفن، وزرع القنبلة في محطة القطار |
| Bir müşterim Morgan Chase müzesindeki miğfer-kürk sergisine 3 bilet verdi. | Open Subtitles | أعطاني زبون 3 تذاكر إلى معرض (هيلمت بيلتز) في متحف (مورغن تشايس) |
| Böylelikle Kafa müzesindeki işe alındım ve Leela'nın geleceği o harika günü bekledim. | Open Subtitles | لذلك حصلت على عمل في متحف الرؤوس و إنتظرت اليوم الرائع الذي ستصل (ليلا) فيه |
| Jillian, onu Mütter müzesindeki anormal kafatasları sergisine götürmemi istedi. | Open Subtitles | جيلان تريدني ان اخذها الى معرض الجماجم غير الطبيعية في متحف (متر)ا |