| Ama hayatının geri kalanını yatak odanın zemininde iç karartıcı müzikler dinleyerek geçiremezsin. | Open Subtitles | لكن لايمكنكِ قضاءُ بقيةِ حياتكِ تجلسينَ في غرفةِ نومكِ وتستمعينَ إلى الموسيقى المحبطة |
| Sıradan müzikler neyse de harika olanlar canımı sıkıyor. | Open Subtitles | انا لا مانع لدىّ من الموسيقى العادية, انها مادة رائعة تسبب الملل لى |
| Ayrıca, normal müzikler çalacaksın. | Open Subtitles | اضف لذلك , انت مقيد بتشغيل الانواع التقليدية من الموسيقى |
| Bazen onları yazarken kafamda müzikler duyuyorum ama genelde hep düşünce olarak... | Open Subtitles | أحياناً أسمع موسيقى في مخيلتي بينما أكتبها لكنها غالباً ماتكون مجرد أفكار |
| Yeni müzikler keşfedin ve lütfen, arkadaşlarınızı da alın. | TED | اكتشفوا موسيقى جديدة ورجاءً اصطحبوا أصدقاءكم. |
| Tamam, klasikler programı devam ediyor ve hâlâ sırada güzel müzikler var ama hey, emniyet kemerlerinizi takmayı unutmayın. | Open Subtitles | انها المدينة الكلاسية ومازال لدينا بعض الموسيقي الجيدة ها هنا لكن مهلا لا تنسي أن تثبت حزامك جيدا |
| İnsanların kalplerine dokunan ve ruhlarına işleyen müzikler. | Open Subtitles | وأغني أغاني تؤثر في قلوب الناس, وتتسلل إلى أرواحهم |
| Gençliğinde ne tür müzikler dinliyordun? | Open Subtitles | مانوع الموسيقى التى كنت تستمع إليها عندما كنت صغيراً ؟ |
| Tüm müzikler parmaklarının ucunda. | Open Subtitles | كل ما تبذلونه من الموسيقى في متناول يدك. |
| Rock'N Roll... Bağ bozumu rengi zemin kaplaması, lobide hatırlanmaya değer çalınan müzikler. | Open Subtitles | روك أند رول , نظام موسيقي وأدوات تصدر الموسيقى في القاعة الرئيسية |
| Evet, bu tarz müzikler dinlemelisin. | Open Subtitles | نعم، هذا نوعُ الموسيقى اللتي يجب أن تستمع اليها |
| Ortak yanımız var derken, sevdiğimiz müzikler, oyunlardan bahsetmek istemiştim. | Open Subtitles | أنا آسفة قصدت أن لدينا العديد من الأمور المشتركة نحب الموسيقى .. |
| Şiirler. Dinlemememiz gereken müzikler. | Open Subtitles | والاشعار , الموسيقى لم يكن من المفترض الاستماع اليها |
| Ya da en azından tınlama şeklindeki müzikler değil. | Open Subtitles | أو على الأقل ، ليست الموسيقى هي التي يرتد صداها بداخله |
| Hikâyenin bir bitişi olmadığı zaman müzikler çalıp insanlara anlamlı bakışlar attırarak hiç yoktan bir son yaratamazsın. | Open Subtitles | وعندما لا يكون للقصة نهاية, لا يمكن صنع واحدة من الهواء. بعرض بعض الموسيقى, وجعل الناس ينظرون لبعضهم. |
| Boş bir plaj, güzel müzikler. Daha ne isterim! - Çok teşekkürler! | Open Subtitles | موسيقى لطيفة ، لا أحد على الشاطئ شكرا لك ايها الوسيم |
| Bazen de Springfield'deki küçük bir radyo kanalında çalan 40 ve 50'li yıllara ait müzikler dinliyorduk. | Open Subtitles | وأحيانا يستمع الى موسيقى تأتى من محطه راديو صغيره فى سبرنجفيلد تعزف موسيقى صاخبه من الأربعينات و الخمسينات |
| Müthiş müzikler, harika içkiler ve güzel kızlar. | Open Subtitles | آه موسيقى قاتلة، مشروبات عظيم، وأسخن المخططات |
| Ben de fevkalâde müzikler çalacağım, babamın enfes bir koleksiyonu var. | Open Subtitles | و سأسمعك موسيقى رائعة لأن عند أبي مجموعة أسطورية |
| Tamam, klasikler programı devam ediyor ve hâlâ sırada güzel müzikler var ama hey, emniyet kemerlerinizi takmayı unutmayın. | Open Subtitles | انها المدينة الكلاسية ومازال لدينا بعض الموسيقي الجيدة ها هنا لكن مهلا لا تنسي أن تثبت حزامك جيدا |
| Şeyy,bu çok hoştu. İyi bir tören ve çok güzel müzikler. | Open Subtitles | لقد كان ذلك رائعاً جداً خطبة جيدة و أغاني جميلة |
| İtalyanca şarkı ve müzikler işitmiştik. | Open Subtitles | مقطوعات للموسيقى العسكريه أيطالية الطابع |
| Bir uyum odası oluşturduk ışıklar, müzikler ve güneşlikler insanların ruh haline göre ayarlanıyordu. | TED | أنشأنا الغرفة المستجيبة حيث الأضواء والموسيقى والستائر تتعدل حسب رغبتك. |