| Sularda gezip, mıknatıslı trenle şehrin içine kadar gidebiliyorlar. | Open Subtitles | وايضا ليدهم قطار مغناطيسي يذهب مباشرة داخل مدينتهم |
| Teknisyenleri görürsünüz, sanırsınız tamiratla uğraşıyorlar ama kanatın altındaki, mıknatıslı yedek anahtarı arıyorlar. | Open Subtitles | ترى التقنيين، تعتقد أنهم يصلحون الخلل... ولكنهم يبحثون عن مفتاح مغناطيسي... مخبّأ تحت الجناح |
| Dexter, ön kapının yanındaki posta kutusunun altında mıknatıslı, kır evine ait bir anahtar olduğunu düşünüyor. | Open Subtitles | مفتاحًا مخبأ عند الباب الأمامي مفتاح ممغنط تحت صناديق البريد |
| Bak, arkaya Merlin'nin kafasını mıknatıslı olarak koymuşlar. | Open Subtitles | نظرة، الجزء الخلفي من الرأس ميرلين لديه المغناطيس على ذلك. |
| mıknatıslı maketler-- hep onlar olur zaten. | Open Subtitles | المغناطيسات مجدداً. |
| mıknatıslı kilidi var. | Open Subtitles | لقد حصلت على واحد من الاقفال المغناطيسية من ذلك. |
| Ticari amaçlı güvenlik sistemlerinin pek çoğu mıknatıslı sensörler kullanır. | Open Subtitles | أغلب أنظمة الأمن التجارية تستعمل حساسات مغناطيسية |
| mıknatıslı anomalinin yakınında, büyük metal bir tüp. Denizaltının nereye gittiğini gören başka kimse var mıdır acaba? | Open Subtitles | انبوب معدني ضخم على مقربة هالة ممغنطة هلا توقع أحد بطريقة سيرها؟ |
| Eskiden evimde epey büyük müthiş bir mıknatıslı yatağım vardı. | Open Subtitles | اعتدت ان احظى في شقتي بفراش مغناطيسي عملاق... |
| Bryce'ın yüzü kesin mıknatıslı. | Open Subtitles | أقسم برايس لديه وجه مغناطيسي |
| mıknatıslı. Bilgisayarı yere çekmiyor. | TED | إنه ممغنط. لا يسحب اللابتوب أرضا. |
| Bilirsin, şimşek bir metale düştüğünde onu mıknatıslı yapar. | Open Subtitles | تعرف... عندما البرق يضرب نوع معين من المعدن، يجعله ممغنط |
| Kafası mıknatıslı mı? | Open Subtitles | هل رأسه ممغنط ؟ |
| Her şey metalden yapılmış benim de yatağım mıknatıslı. | Open Subtitles | وسريري مصنوع من المغناطيس |
| mıknatıslı mı? | Open Subtitles | هل هي المغناطيسات ؟ |
| Hani mıknatıslı sözcükler vardır onlarla cümleler kurarsın... | Open Subtitles | أتعرف تلك الكلمات المغناطيسية التي يؤلف الناس منها جُمل ؟ |
| Araban için mıknatıslı bozuk para kutusu. | Open Subtitles | إحدى حاملات الفكة المغناطيسية لسيارتك |
| Kaya için ise hala varlığın değerini belirlemeye çalışıyoruz, ve bunu yapana kadar da etrafını mıknatıslı kulelerle çevireceğiz. | Open Subtitles | والآن بالنسبة للصخرة ، لا زلنا نحاول تحديد أهميتها بالنسبة للكيان ، وحتى نعرف سنحيط بها بأقطاب مغناطيسية |
| (video)mıknatıslı elektronikler ve demirli kağıt. | TED | (فيديو) قطع إلكترونية مغناطيسية وورقة حديدية. |
| mıknatıslı olmalı. | Open Subtitles | لابد أنها ممغنطة أو شيئ من هذا القبيل |
| Yolda giderken düşmesinler diye mıknatıslı. | Open Subtitles | ممغنطة حتى لا تسّقط |