| mısır gevreğini yoğurtlu yedi. İngiliz çayı, her zamanki gibi sade. | Open Subtitles | لقد أكل الزبادي مع حبوب الإفطار, و شاي الإفطار الإنجليزي, بلا سكر كالعادة |
| O da bir çocuk. Tek umurunda olan mısır gevreğini çikolatalı sütle yemek. | Open Subtitles | إنه فتى يُريد حليب الشوكولاته في حبوب الإفطار |
| Sakın bakma çünkü şu an mısır gevreğini kaseye boşaltıyor. | Open Subtitles | حسناً لآ تنظر لكن هو في الحقيقة يسكب الحبوب في الوعاء |
| Seni yaşında mısır gevreğini hazmetmek bile zordur. | Open Subtitles | في مثل عمرك من الصعب أن تهضم الكورن فليكس |
| mısır gevreğini bitirmen gerekmiyordu. | Open Subtitles | آنت لم تنهي حبوبك |
| Al, mısır gevreğini ye. | Open Subtitles | خذ، تناول رقائق الذرة |
| Gavin, tatlım, mısır gevreğini sen seç. | Open Subtitles | جافين) ، يا عزيزي) اختر معي حبوب الإفطار |
| Teşekkür ederim. mısır gevreğini uzatabilir misin? | Open Subtitles | هلاّ مرّرت حبوب الإفطار |
| Lapa olmadan önce mısır gevreğini ye. | Open Subtitles | كل الحبوب"حبوب الإفطار" قبلَ أن تذوب؟ |
| - mısır gevreğini kast etmiştim, bebeğim. | Open Subtitles | -عنيت حبوب الإفطار يا عزيزتي |
| Özür dilerim, mısır gevreğini paketine koymayı unutmuşum. | Open Subtitles | آسفة، لقد نسيت وضع الحبوب في الحقيبة |
| Sally'le Erin varken eve mısır gevreğini nasıl yetiştireceğimizi bile bilmiyorum | Open Subtitles | إضافة الى, ما بينها وبين (سالي), أنا لا أعرف كيف يمكننا الحافظ على ما يكفي من الحبوب في البيت. |
| Axl mısır gevreğini vazodan yedi. | Open Subtitles | (أكسل) أكل الكورن فليكس من مزهرية. |
| Kendi mısır gevreğini mi alırsın, yoksa diğerini mi? | Open Subtitles | تريد حبوبك الخاصة ؟ الأُخرى ؟ |
| Kapa çeneni de, şu lanet mısır gevreğini ye. | Open Subtitles | اخرس، وتناول حبوبك. |