| Sağ tarafımızda, ünlü gergi aletinin maketini görüyoruz... mahkumların üzerinde gerildiği işkence aleti. | Open Subtitles | واذا اتجهنا الى اليمينو نجد نموذجا لأدوات التعذيب التى كان السجناء يتعلقون عليها |
| Anlıyor musunuz, yasalar bir taraftan, mahkumların haykırışlarına karşı acımasızlar. | Open Subtitles | نرى القانون من نحاية عنيدة إلى صراخ، و بكاء، السجناء |
| Hapishanenin, onu tekrar o mahkumların yanına koymasına izin veremeyiz. | Open Subtitles | لا نستطيع تركه ليعود إلى السجن مع بقية السجناء هناك |
| Bu mahkumların tamamen ıslah olmalarına sadece bir gün kalmıştı. | Open Subtitles | أولئك المساجين كانوا على بعد يوم واحد من إعادة التأهيل |
| Yaşlı mahkûmların bakımı için devletin bir yeri olmadığını mı söylüyorsun? | Open Subtitles | الولاية ليس لها مكان لرعاية السُجناء الكبار في السن |
| mahkûmların bir çeteye gruba veya tarikata mensup olduklarını belirtecek bir örnek kıyafetler ya da şapkalar takmalarına artık izin verilmeyecektir. | Open Subtitles | لن يُسمح للسجناء بارتداء ملابس موحدة أو أغطيةً للرأس بُغية إظهار انتمائهم لجماعةٍ معينة، أو عصابة, أو طائفةٍ دينية. |
| Cumhuriyetin başkanını rehin alarak bütün ayrılıkçı mahkumların bırakılmasını talep edeceğiz. | Open Subtitles | مع قائد الجمهورية فى حوزتنا سوف نطالب بان نحرر سجناء الانفصاليين |
| Ve her seferinde, gözleriyle beni takip eden mahkumların soğuk bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum. | TED | و في كل مرة، كنت أشعر بنظرات السجناء التي كان يقشعر منها بدني نظرات هؤلاء السجناء المحكوم عليهم كانت تتبعني. |
| mahkumların çoğu Vishna'nin onlar için neşe kaynağı olduğunu ve her gün onu görmek için can attıklarını söylediler. Vishna 4 yaşındaki çocuk! | TED | وقد قال معظم السجناء أنه كان أكبر متعة لهم وشروق شمسهم، بحيث يبحثون عنه. وقد كنت هكذا ها هو فيشنا. إنه صبي ذا 4 أعوام. |
| Ruanda'da hapishanelerdeki mutfak yakıtının yüzde 75'i mahkumların dışkılarından elde ediliyor. | TED | في رواندا، أنهم يحصلون الآن على 75 في المئة على وقود الطبخ في نظام السجون من محتويات أمعاء السجناء. |
| Nautilus'ta ortalıkta dolaşan konuklara göz yumamam, ve mahkumların kaderini de çoktan öğrendiniz. | Open Subtitles | انا لا أستقبل أى ضيوف "على متن "نيوتلس وأنتم تعلمون بالفعل مصير السجناء |
| 24 saate tüm mahkumların salınmasını emrediyorum. | Open Subtitles | أأمر بالافراج عن كل السجناء خلال 24 ساعة |
| Şimdi sizden teçhizat ve cephane konusunda bilgili tüm mahkumların adını istiyorum. | Open Subtitles | أريد أسماء السجناء الذين يعرفون عن الاسلحة و الذخائر |
| Ama bundan sonra, mahkumların cezalarını bana soracaksın kellerini vurdurmadan önce. | Open Subtitles | من الآن فصاعدا ستناقش الأحكام القضائيه على السجناء معى قبل قطع رءوسهم |
| Rehabilitasyon sırasında mahkumların bilinçsiz olduğunu sanıyordum. | Open Subtitles | ظننت أنه أثناء إعادة التأهيل السجناء لن يكونوا فى وعيهم الشخص يمكنه أن يجن |
| San Quentin'de katılan mahkumların listesi. | Open Subtitles | و هذة قائمة بأسماء المساجين الذين شاركوا في الحلقة في سان كوينتن |
| Bu nedenle, mahkumların zamanın unutmalarına yardımcı olmak için başka bir yol düşündüm. | Open Subtitles | ولذلك قمت بعمل طريقه أخرى لمساعدة المساجين على تحمل الوقت |
| Müdür, siz de benim kadar iyi biliyorsunuz ki mahkûmların konuşmaları rasgele olarak kaydediliyor. | Open Subtitles | أنت تعلم كما أنا أعلم, بأننا نُراقب مُكالمات السُجناء بشكل عشوائي |
| mahkûmların büyük çoğunluğu sadece birkaç gün önce Naziler tarafından batıya, Almanya içlerine sürülmüştü. | Open Subtitles | الأغلبية العُظمى للسجناء كانت قد زحفت بعيدا عن طريق النازيين قبل أيام فقط غرباً نحو الرايخ |
| Mektupların içeriğini bilmek bazı mahkumların kontrolünü kolaylaştırıyor. | Open Subtitles | على سجناء معينيين ان كان قادرا على معرفة أمورهم |
| Gelen mahkumların yeniden yerleşmesi için iki haftaya ihtiyacım var. | Open Subtitles | أحتاج إلى اسبوعين من اجل ان يتأقلموا السجينات عند عودتهن |
| Eski mahkumların kendi ayakları üstünde durabilmelerine yardım etmek için kurduk. | Open Subtitles | انه البرنامج الذي بدأناه لمساعدة المدانين السابقين |
| Donny Faster ölmedi. Diğer mahkumların da ölüp ölmediğini bilmiyoruz. | Open Subtitles | دوني فاستر ليست ميت و نحن لا نعرف النزلاء الآخرين الذي هرب ميت أمّا. |
| Orası da mahkumların kaldığı hapishane. | Open Subtitles | ذلك السجنُ هناك حيث المحجوزون. |
| Emerald City'de kalan bazı mahkûmların kayıtlarına göz atacağız. | Open Subtitles | كُنا نُراجِع سِجِلاّت سُجناء عديدين في مدينَة الزُمُرُد |
| mahkumların dosyaları neden onlarla beraber gönderilmemiş? | Open Subtitles | -أنّى لوثائق السجين لا تُنقل مع السجين؟ |