| Ben hep kahve makinelerinin önünde konuştuklarını düşünmüşümdür. | Open Subtitles | أعتقد أن الناس سيتحدثون عنه عند آلات القهوة. |
| Yalan söylediğim için suçluluk duyuyorum kardeşlerime cilt makinelerinin kaza sonucu bozulduğunu söyledim. | Open Subtitles | أشعرُ بالسوء للكذبِ على إخوتي و إخبارهُم أنَ آلات تجليد الكتُب تدمّرَت نتيجةَ حادثَة |
| Bu şeyleri, görünümü bir çeşit süper Turing makinelerine benzeyen "oracle" makinelerinin, ötesine geçerek yaptı. | Open Subtitles | لكن رغم ذلك، قام بهذه الأشياء كالنظر إلى آلات الوحي |
| Dikiş makinelerinin başında oturan kadınlara çok benzerdi. | TED | لقد كانت لحد كبير تشبه أؤلئك النسوة الجالسات خلف ماكينات الخياطة. |
| Tesis, arsa ve işletme için 125 milyon, fazladan 350 milyon dolar da slot makinelerinin kullanımının yasallaşması için teklif ediyor. | Open Subtitles | إضافة 350 مليون ، تعتمد على موافقة . السلطة التشريعية عن ماكينات القمار |
| İçinde makinelerinin olduğu odayı geçti... ve diğer odaya geldi... şuandan itibaren arıza güvenlikli makine olarak baktığım aleti sakladığı odaya. | Open Subtitles | مر بالغرفة التي تحتوي على آلتهم بأعلى مستويين ووجد طريقه لغرفة أخرى حيث خزن ما سأشير إليه الآن بآلة الفشل الآمن |
| Amerikan makinelerinin yurt dışında barış ve özgürlüğe katkısını izlemek güzel. | Open Subtitles | من الجيد رؤية آلات أميركية تساعد في تعزيز السلام والحرية في الخارج. |
| Amerika Oylama Yardım Yönergesinden bahsettiler, oy verme makinelerinin senin kontrolünde olduğunu söylediler. | Open Subtitles | أنها ترعرعت في أمريكا قانون التصويت مساعدة، قال كنت في السيطرة من آلات التصويت. |
| Oylama makinelerinin onun kararıyla hacklendiğini anladım. | Open Subtitles | أفهم ان آلات التصويت تم اختراق إطار التوجيه لها. |
| Cilt makinelerinin yanına bile yaklaşmadım ben. | Open Subtitles | لَم أقترِب من آلات تجليد الكتُب تِلك |
| Ama solucan deliği zaman makinelerinin devreye girdiği yer de burasıdır. | Open Subtitles | لكن هنا حيث نشأ مفهوم "آلات زمن "الثقوب الدوديه |
| Sonra dedektif beni şu kola ve şeker makinelerinin olduğu yere götürdü. | Open Subtitles | لأماكن تواجد آلات العصير و الحلوى |
| Nadir pinball makinelerinin koleksiyonunu yapıyorsun değil mi? | Open Subtitles | أنت تجمع آلات نادرة للعبة الفلبر، صحيح؟ |
| Hem de faks makinelerinin var olduğu günden beri hiç kullanılmamış bir faks makinesine geldi. | Open Subtitles | على آلة لم يتم تشغيلها... لم أعلم... منذ أيّام آلات الفاكس. |
| Tezinizde elektronik oylama makinelerinin tahrif edilmeye çok müsait olduğunu söylüyorsunuz. | Open Subtitles | تشرحا لي كيف يتم تزوير الانتخابات. قلتما في أطروحتكما أن ماكينات التصويت الإلكترونية |
| Diyelim ki, Grant-Reston seçimlerinde oylama makinelerinin belli bir ilçede tahrif edildiğini ispatlamaya çalışıyorum. | Open Subtitles | معرضة جداً للتلاعب. فإن أردت أن أثبت أن ماكينات التصويت في مقاطعة معينة قد تم التلاعب بها، |
| Bu espresso makinelerinin babası. | Open Subtitles | هذه ملكة ماكينات الإسبريسو |
| Onların makinelerinin bir dişlisi haline dönüşmeni izlemek istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد أن أراقبك وأنت تتحول إلى ترس في آلتهم. |