| Zaman makinesinde sarı tenli lezboş kız arkadaşıyla dans ediyordu. | Open Subtitles | في آلة الزمن، حيث كانت ترقص مع حبيبتها السحاقية الصفراء. |
| Şimdi, net olmak istiyorum: İşin büyüsü teksir makinesinde değil, | TED | أنا أود أن أكون واضحة: لا يكمن السر فى آلة الطباعة. |
| Bir cep hesap makinesinde çalışsaydın ne olurdu diye merak ediyorum. | Open Subtitles | أتسائل كيف ستتقبل عملك في آلة حاسبة للجيب |
| Bulaşık makinesinde yıkanması gerektiği yazıyor ama ben şöyle bir sudan geçireceğim. | Open Subtitles | تعلم، مكتوب أن علينا وضعها في غسالة الأواني، لكنني سأغسلها سريعًا وحسب. |
| Bunu kağıt parçalama makinesinde sıkışmış halde buldum. | Open Subtitles | لقد وجدت هذه محصورة في ماكينة تمزيق الاوراق |
| Bir cep hesap makinesinde çalışsaydın ne olurdu diye merak ediyorum. | Open Subtitles | أتسائل كيف ستتقبل عملك في آلة حاسبة للجيب |
| Bu sabah erken saatlerde, Pescespada adasındaki cevaplama makinesinde aldığımız mesaj. | Open Subtitles | هذه رسالة استلمناها باكراً اليوم على آلة الرد |
| - Harika. Üçüncü kattaki lanet olası kahve makinesinde ne sorun olduğunu bulmanı istiyorum. | Open Subtitles | أريدك أن تذهب وتكتشف مشكلة آلة القهوة البغيضة في الطابق الثالث |
| İşte bu yüzden on dakikadır, o kahrolası kıskaç makinesinde sana büyük, sahte bir altın yüzük kapmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | ولذلك فقد أمضيت 10 دقائق عند آلة المخلب أحاول أن أحصل على ذلك الخاتم الماسي المزيف |
| Ayrıca, onu buz makinesinde tutuyordu. Pengueni tadabilirdim. | Open Subtitles | بالإضافـة إلى أنه أبقاه في آلة الثلج , يمكنني أن أتذوقـه |
| Çamaşır makinesinde mi arıyorsun pornoları? | Open Subtitles | ربما أنه يحاول أن يجد بعض الدعارة في آلة غسيلكم |
| - Dün cep telefonum çalındı, bugün ise çamaşır makinesinde. | Open Subtitles | -بالأمس سرق هاتفي، واليوم وضع في آلة الغسيل -اعطني هذا |
| Al, bu yardım edebilir. Bunu çamaşır makinesinde buldum. | Open Subtitles | هاك، هذا قد يساعد وجدتها في شبكة آلة الغسيل |
| Posta ofisi, Holt'un mektup ve haritasının onların makinesinde damgalandığını doğruladı. | Open Subtitles | غرفة البريد أكدت ان رسالة هولت والخريطة ختمت بواسطة آلة البريد الخاصة بهم |
| Bulaşık makinesinde de tekme izi var zaten. | Open Subtitles | ومن الناحية الإيجابية، إنها تتماشى مع أثر الحذاء على غسالة الصحون. |
| Fiziksel kanıtları yok etmek için çamaşır makinesinde yıkanmış. | Open Subtitles | و بعد ذلك تمّ وضعها في غسالة الملابس ليتم مسح أي دليل مادي. |
| Sen her sabah saçını pamuk şeker makinesinde yapıyorsun. | Open Subtitles | بوضع رأسك في ماكينة غزل البنات ماذا تفعلون؟ |
| Barda, Centipede makinesinde tanıştık. | Open Subtitles | لقد قابلتك عند ألة اللعب فى البار |
| Yalan makinesinde sınavı yapan kişinin, ne düşündüğünü biliyor musunuz? | Open Subtitles | هل تعلم فيما تفكر مفتشة جهاز كشف الكذب الآن؟ |
| Belki de proleter roman yazma makinesinde. | Open Subtitles | غالبا على احد الات كتابة الروايات للعامه |
| Ya da içecek makinesinde değişiklik yapmamıza. | Open Subtitles | أو لأننا أضفنا بعض التعديلات على مكينة بيع المرطبات |
| Kıyma makinesinde ceset bulunmuş. | Open Subtitles | الجسم الإنساني في a مطحنة لحمِ. |
| Bu fotoğrafları Zoya'nın bulunduğu yerde, bir fotoğraf makinesinde bulduk. | Open Subtitles | وجدنا الصور في الكاميرا التي أكتشفت بها الجثة |
| Bu, ortalama bir fotoğraf makinesinde bulunandan beş ila on kat daha fazla demek. | Open Subtitles | ذلك تقريبا خمسة أو عشرة أضعاف العدد في متوسط الكاميرا الرقمية |