| Fabrikanın ve fıçının yerini biliyorum. Bahsi geçen viski, malt Mill. | Open Subtitles | وعرفت أين يقع المصنع الذي يحوي البرميل إنه في طاحونة الشعير |
| Egzotik çay takıntısı mı yoksa kadehlerce tek malt içebilmesi mi? | Open Subtitles | هوسها بأنواع الشاي الغريبة أو قدرتها على شرب حبات الشعير المنفردة. |
| Büyük boy diyet malt likörü ve extra motor yağlı patlamış mısır istiyorum. | Open Subtitles | أعطني شراب شعير كبير بدون سكر و فشار مع إضافة زيت المحراكات |
| İçki saatine içki saati demem tek malt viski ve babamdan bir nutuk olmadıkça. | Open Subtitles | حسنا كيف سيكون كوكتيل اور بدون جرعة شعير و محاضرة من الاب |
| Bize gelince, hepimiz malt icecegine dönuyoruz. | Open Subtitles | بالنسبة لنا جميعنا سيعود بادراجه إلى مطعم مولت |
| Otuz yıllık saf malt. | Open Subtitles | سينجل مالت عمره 30 عاماً |
| Benden gelen her hata her zaman güzelinden bir malt ile düzeltilecek. | Open Subtitles | نعم، ولكن أي فشل من جهتي دائما علاجها مع أرقى الشعير واحد. |
| Hazır yiyecek satan restoranlardan birine gitmişler ve kadın memur bir malt almış. | Open Subtitles | دخلوا مطعم وجبات سريعة. وهي أخذت خبز الشعير. |
| Ama malt birasını ilk üreten Mısırlılarmış... | Open Subtitles | المصريين القدماء هم أول من عالج الشعير وصنّعوه |
| Düşünsene Ernest Hemingway orada Florian Kafe'de oturuyor, malt viskisini içiyor ve bir sonraki şaheserini düşünüyor. | Open Subtitles | تريد ان اكون تخيل ارنست هيمنجواى جالس هناك فى كافتريا فلورين يرشف وحيدا من شراب الشعير يحلم بتحفته الفنيه القادمه |
| Tahminimce senin gibi bir kadın kıyıda köşede 61 'den kalma bir malt viskisi bulunduruyordur. | Open Subtitles | الان اعتقادي هو ان امرأة مثلك تود شرب قارورة من نبيذ سكوتش الشعير 61 |
| O malt viskisi, anahtarlar ve istiridyeler çalıntı değildi. | Open Subtitles | زجاجةويسكي الشعير الوحيده ،المفاتيح، المحار لم يكونوا مسروقين |
| Buna izin veriyorum. Fakat, özel bir odaya ihtiyacım var, ve bir şişe Scapa 25 malt, ve yapış yapış olmayan, oturacak bir yer. | Open Subtitles | سأسمح بذلك لكني أريد غرفة خاصة و قنينة من شراب سكابا مصنوع من 25 حبة شعير |
| Yirmi yıllık Mossbank tek malt viskisi bu. | Open Subtitles | هذه قنينة تبلغ من العمر 20 عاماً لشراب شعير موسبانك أحادي |
| Evet değil. Ben çocukların günün her saati 35 farklı tatta sarılmış ot alabileceği, dondurma dolaplarının sulu malt likörleriyle dolu olduğu bir yerden geliyorum. | TED | إنه ليس كذلك. آتي من مكان حيث الأطفال يستطيعون شراء 35 نكهة من لفائف السيجار في أي لحظة من اليوم، حيث تمتلئ ثلاجات الآيسكريم بخمور شعير ذائبة. |
| En iyi sek malt ikinizden. Şişeyi getirin. | Open Subtitles | أفضل ما لديك من شعير أجلب الزجاجة |
| Schlitz malt Likörü duyduğumuzda, ikinci aşama için Bagram'a geri dönüyoruz. | Open Subtitles | و عندما تصلون إلى إحداثيات "شيلتز مولت ليكر" سوف نعود بأدراجنّا إلى قاعدة "باغرام" من أجل المرحلة الثانية. |
| Schlitz malt Likörü duyduğumuzda, ikinci aşama için Bagram'a geri dönüyoruz. | Open Subtitles | و عندما تصلون إلى إحداثيات "شيلتز مولت ليكر" سوف نعود بأدراجنّا إلى قاعدة "باغرام" من أجل المرحلة الثانية. |
| Birinci operasyon noktası için Schlitz malt Likör. | Open Subtitles | و الرابعة "هينكان". و إحداثيات "مركز المُراقبة العسكرية رقم واحد" تكون، (شوالتز مولت ليكر)، |
| malt likörü mü? | Open Subtitles | انه خمر مالت ليكور |
| Bir keresinde dünyanın en iyi malt içki üretim tesisine gitmiştim. | Open Subtitles | ذهبت مرّة في جولة في أجود معمل لتقطير الشعيرِ الوحيد في العالم |
| Bir kutu Küba purosu büyük bir şişe 18 yıllık malt birası ve Kuzey Işıkları'nı görmek için bir seyahat. | Open Subtitles | علبة من السيجار الملفوف يدوياً زجاجة كبيرة من الجعة عمرها 18 عام ورحلة لمشاهدة شفق القطب الشمالي |
| Viskini malt seviyorsun hâlâ değil mi? | Open Subtitles | ألا زلت تحب جعتك تلك؟ |