| Herhangi bir adres de bulamadık ki, bu hiç mantıklı değil. | Open Subtitles | لم نستطع ايجاد اي عنوان اصلاً مما يجعله غير منطقي بالمره |
| Bu halk sağlığı bakış açısına göre bu hiç de mantıklı değil. | TED | وهذا امرٌ غير منطقي على الاطلاق من وجهة نظر الصحة العامة |
| O gece kayıt yapmaya karar verişin hiç mantıklı değil. | Open Subtitles | قراركِ لتصوير فيديو في تلك الليلة ليس منطقياً على الإطلاق. |
| - Bu hiç mantıklı değil. - Ateş ettikten sonra paniklemiş olmalı. | Open Subtitles | هذا ليس منطقيا على الاطلاق ربما يكون قد هلع بعد اطلاق النار |
| Neden onları bombalamamız gerektiğini anlamıyorum. Bu mantıklı değil! | Open Subtitles | أنا لا أفهم لماذا يجب أن نضربهم بقنبلة نووية فهذا غير منطقى |
| - Hiç mantıklı değil ama... - Çemberin dışında dedim. | Open Subtitles | .. إنّ الأمر غير منطقيّ - خارج نطاق الدائرة - |
| İş politikaya gelince, hiçbir şey mantıklı değil. | TED | لانه عندما يصل الامر للسياسة .. فهو امرٌ غير منطقي حتماً |
| Elizabeth Pisani: "İş politikaya gelince, hiçbir şey mantıklı değil." | TED | إليزبيت بيساني :عندما يصل الامر للسياسة .. فهو امرٌ غير منطقي حتماً |
| mantıklı değil. Karbon birimleri gerçek hayat değil. | Open Subtitles | ،هذا غير منطقي فالوحدات الكربونية ليست من أشكال الحياة الحقيقية |
| Hiç mantıklı değil. Ateşi yok, kalp atışları normal. | Open Subtitles | هذا غير منطقي فالحمّى اختفت و الأعضاء الحيوية طبيعية |
| Erin, dinle beni. Bu hiç de mantıklı değil. | Open Subtitles | إيرين، أنصتي لي، هناك شيء غير منطقي في الأمر |
| Hiç mantıklı değil. Bak bu işten sen kazanmak istemiyorsan tamam. | Open Subtitles | هذا ليس منطقياً إذا كنت لا ترغب بكسب الأموال , حسنٌ |
| Bağış toplama etkinliğine onu davet etmen hiç mantıklı değil | Open Subtitles | ليس منطقياً بالنسبة لي قيامكِ بدعوتـه إلى حفل جمع التبرعات |
| Güzel, zarif bir kadın. Hiç mantıklı değil. | Open Subtitles | إنها أمرأة أنيقة و جميلة هذا ليس منطقياً |
| Mantıklı biri olduğumu bilirsin. Ama söyleyeceklerim hiç de mantıklı değil. | Open Subtitles | أنت تعلم أننى دائما رجل منطقى لكن ما أود أبلاغك به ليس منطقيا بالمره |
| Adil bir anlaşma olarak düşünürsen hiç mantıklı değil. | Open Subtitles | بجدية , هذا غير منطقى أذا أعتقدت أن الصفقة العادلة مثل المنطق |
| Bu hiç mantıklı değil. Cinayet hakkında sadece katilin bilebileceği detaylar biliyor. | Open Subtitles | هذا الأمر غير منطقيّ البتة، فهي تعرف تفاصيل عن جريمتنا لا يُمكن إلاّ للقاتل أن يعرفها. |
| Otel hapishaneden iki dakika uzaklıkta. Lobiden arayabilirlerdi. Bu hiç mantıklı değil. | Open Subtitles | الفندق قريب من السجن قد يتصلوا من الردهة هذا غير مفهوم |
| bu hiç mantıklı değil. | Open Subtitles | هذا لا يبدو منطقيا |
| Bir aile teknede balık tutuyormuş gibi gördüm iki büyük kardeş, birkaç küçük kardeş, mantıklı değil mi? | TED | رأيت ما يبدو أنها عائلة تصيد السمك على متن قارب، أخوين كبيرين وبعض الأطفال الصغار، يبدو منطقياً أليس كذلك؟ |
| mantıklı değil. O kadar şeyi Miami'ye taşıyacak vakti nereden buldu? | Open Subtitles | ذلك ليس منطقي أبدا أين وجد الوقت لنقل ذلك إلى ميامي؟ |
| Hayır. Bombanın burada olması gerekiyordu. Hiç mantıklı değil. | Open Subtitles | كلا، يفترض أن تكون القنبلة هنا هذا ليس منطقيّاً |
| Şimdi, kimyasal kancalar hikayesine inanıyorsanız, bu kesinlikle mantıklı değil ama Prof. Alexander, bağımlılıkla ilgili farklı bir hikaye olabileceğini düşünmeye başladı. | TED | الآن إن كنتم تؤمنون بقصة العناصرالكيميائية، هذا لا معنى له مطلقًا، لكن الأستاذ ألكسندر بدأ يعتقد أن هناك قصة مختلفة حول الإدمان. |
| Ailemden borç para almam hiç mantıklı değil. | Open Subtitles | أعني، لا يبدو منطقيًا أن أتسلف مالًا من والديّ |
| Denizaltından bir mesaj alıyoruz ama hiç mantıklı değil. | Open Subtitles | وصلتنا رسالة مشفرة من داخل الغواصة ولكنها غير منطقية |
| Ama çözmek için can attığı tanıya yeni bir semptom eklemesi mantıklı değil. | Open Subtitles | لكن من غير المنطقي إضافة عرض تسبب به إلى تشخيص يريد حلّه بشدّة |
| ...ama bu ikisinin yok. Hiç mantıklı değil. Sanki bir patlama gibi. | Open Subtitles | لكن، ليس لهاذان الشبحان، هذا لا يعقل و كأنني أمر بلغز محير |