| Düşünsene. Mantıklı tek şey bu. | Open Subtitles | حسناً, فكرًي بها أنها الشيء الوحيد المنطقي هنا | 
| Mantıklı tek açıklama bu. | Open Subtitles | إنه التفسير الوحيد المنطقي | 
| Bak, Frankie, Mantıklı tek şey bu. | Open Subtitles | اسمع يا (فرانكي)، إنه الشيء الوحيد المنطقي | 
| Patron, düşünürsen Mantıklı tek açıklama bu. | Open Subtitles | مؤامرة الـ"جيت باك"؟ حسناً أيها الرئيس إذا تأملت بالأمر فإن هذا هو التفسير المنطقي الوحيد - أنتم - | 
| Ama Mantıklı tek tanının bu olduğunu söylemiştin. | Open Subtitles | لكنّكَ قلتَ أنّه التشخيص الوحيد المنطقيّ | 
| - Seni özledim. Ofisine geldim. Burada olmamın Mantıklı tek açıklaması bu. | Open Subtitles | لقد إشتقت لك، إنّني بمكتبك، هذا هو التّفسير المنطقيّ الوحيد لكوني هنا. | 
| Bu Mantıklı tek şeydir. | Open Subtitles | إنه الشيء الوحيد المنطقي | 
| - Mantıklı tek açıklaması bu. | Open Subtitles | -إنّه الأمر الوحيد المنطقي | 
| Mantıklı tek açıklama bu. | Open Subtitles | -إنّه الأمر الوحيد المنطقي . | 
| Mantıklı tek açıklama bu. | Open Subtitles | إنه التفسير المنطقي الوحيد | 
| Elbette, sizin sahip olduğunuz güç bize de verilseydi... En Mantıklı tek açıklama DEA'nın telefonlarımızı dinlediğidir. | Open Subtitles | السلطة التي... التفسير المنطقي الوحيد | 
| Ama Mantıklı tek açıklaması bu. | Open Subtitles | ولكنه الشئ المنطقي الوحيد | 
| Ama Mantıklı tek tanının bu olduğunu söylemiştin. | Open Subtitles | لكنّكَ قلتَ أنّه التشخيص الوحيد المنطقيّ | 
| Öyle olmak zorundasın. Burada olmanın Mantıklı tek açıklaması bu. | Open Subtitles | لابدّ عليكِ، إنّه التّفسير المنطقيّ الوحيد لكونكِ هنا. |