| manyok, kökleri ve yapraklarıyla dünya çapında 800 milyon insanı, | TED | الكسافا هي نبتة، تغذي أوراقها وجذورها 800 مليون شخص، حول العالم. |
| Eğer hiç manyok olmazsa, milyonlarca insanın yiyeceği ve geliri de olmaz. | TED | وإن لم تكن الكسافا متوفرة، لن يكون هناك طعام متوفر أو دخل ثابت لملايين من الأفراد. |
| Olan şey şu ki yağmur mevsimi geldiğinde gidip tarlalara manyok ekiyorlar. | TED | ما يحدث أنهم يزرعون حقولاً من الكسافا فور هطول الأمطار. |
| Turnuva kazananının, manyok yıkması pek uygun değil. | Open Subtitles | من غير اللائق للبطل أن يغسل الكسّافه |
| manyok yıkama vakti! | Open Subtitles | حان الوقت لغسل الكسّافه (نبات ذو جذور نشوية) |
| Eğer çiftçi tarlasına bu virüs ve patojenlere dirençli olacak hangi tür manyok ekmesi gerektiğini bilseydi daha fazla yiyeceği olabilirdi. | TED | لو عرفت الفلّاحة أي تنوع من الكسافا لتزرعها في حقلها، والتي لديها المناعة ضد تلك الفيروسات والآفات، لكان لديها طعام أكثر. |
| Bayamanacao kendisinin, onların büyük babası olduğunu söyledi ve onlara özel bir manyok ekmeği hediye etti. | TED | أخبرهم بايامانوكوا بأنه جدهم وأعطاهم هدية مميزة، خبز الكسافا. |
| Ama manyok, Afrika'da bir saldırı altında. | TED | ولكن الكسافا تتعرض للهجوم في أفريقيا. |
| Öncelikle kendimize bir ekip adı verdik: "manyok Virüsü Eylem Projesi" | TED | حسنًا، بداية، منحنا لفريقنا اسم ... سميناه "مشروع علاج فيروس الكسافا". |
| Ve pazar araştırması yapmaya başladılar ve manyok, muz cipsleri, sorgum ekmekleri gibi fikirlerle çıkageldiler, ve siz bilmiyorken, Kigali piyasasını köşeye sıkıştırmıştık, ve kadınlar ülke ortalamasının ¾'ü kadarını kazanıyorlardı. | TED | وقد بدأوا في الإستماع لعالم التجارة، وقد عادوا بأفكار لرقائق الكسافا ورقائق الموز وخبز الذرة ، وقبل أن تعرفوها، قمنا بالهيمنة على سوق كيغالي، وكانت النسوة يكسبن ثلاثة إلى أربعة أضعاف متوسط الدخل في الدولة. |