| Marketteki nine geldi, tüm gece uyuyamadım. | Open Subtitles | الجدّة صاحبة محل البقالة جاءت، لذا لم أستطع النوم طوال الليل |
| Dün Marketteki tatlı bir kızla konuştum. | Open Subtitles | بالمناسبة، لقد تحدثت البارحه مع فتاه من محل البقالة |
| - Marketteki Carol mu? - Keser misin şunu? | Open Subtitles | من محل البقالة اوه هلا اوقفتيه؟ |
| Annem Marketteki garip kadının süper taklidini yaptı. | Open Subtitles | للفتاة الغريبة التي في المتجر أجل أعرفها ، فلنسمع إذاً |
| Köşedeki Marketteki Koreli beylerle konuştuk. | Open Subtitles | تحدثنا الى رجل الكوري في المتجر الذي على الزاويه |
| Marketteki çocuk. Öpmüş. | Open Subtitles | الفتى الذي في متجر البقالة, قبل, قبل, قبل |
| Hayır, Marketteki kavunları bile eldiveniyle seçen bir tuhaflık. | Open Subtitles | -كلا، فهو لا يحتاج لإرتداء قفازات .. -للإمساك بالليمون في محل البقالة الملتوي |
| Marketteki adamdan öğrendim. | Open Subtitles | لقد سألت ذلك الشخص في محل البقالة |
| Marketteki adam. | Open Subtitles | الرجل من محل البقالة |
| Karen Heywood'un öldürüldüğü gece alışveriş yaptığı Marketteki tezgahtar, şüphelinin su ve bir sürü tuz aldığını söyledi. | Open Subtitles | تعرف، فى محل البقالة عندما كانت (كارين هايود) تتسوق ليلة قتلها، العامل قال ان الجانى كان يشترى مياة و كمية من الملح |
| Marketteki adam Dr. George Millican mıymış? | Open Subtitles | الرجل الذي كان في محل البقالة كان الدكتور (جورج ميليكان)؟ |
| - Marketteki o şeyi nasıI yaptın? | Open Subtitles | كيف فعلت ذلك االشيء في المتجر ؟ اي شيء ؟ |
| Ayrıca artık beni yukarı çıkartıp, Marketteki o kötü adamların bana neler yaptığını göstermek için de daha çok vaktin var. | Open Subtitles | حسنا، الآن، لديك المزيد من الوقت لأخذي إلى الأعلى لتريني ماذا كان أولئك الرجال السيئون يفعلون لي في المتجر. |
| Marketteki çılgın hakkında düşünüp duruyorum... | Open Subtitles | ...لا زلت افكر بتلك المرأه المجنونه في المتجر و |
| Yok daha neler. Marketteki nazik bir bayan bize yardım etti. | Open Subtitles | لا ياإلهي، لا كان هناك سيدة لطيفة في المتجر... |
| Marketteki küçük kız. Dönüştüm. | Open Subtitles | الفتاة الصغيرة في المتجر تحولت |
| Sonuçta resmi olarak Marketteki en tembel insan Frank. | Open Subtitles | أعني , إنه أكثر الأشخاص كسلاً في المتجر |
| Marketteki bir çalışan onları bir kaç defa oradan alışveriş yaparken görmüş. | Open Subtitles | موظّف في متجر البقالة رآهم يتبضّعان هناك أكثر من مرّة |
| - ...Marketteki adama. - Seni bağışlıyorum. | Open Subtitles | امام الشاب في متجر البقالة انا اسامحك |
| Marketteki flörtümle yapamadığımız için hayal kırıklığına uğradığımı biliyordu. | Open Subtitles | عرف أني كنت غاضباً لأن أمور المغازلة " "لم تفلح في متجر البقالة |