| Grup davasız onsuz var olmaz. Masada bir yeri hak ediyor. | Open Subtitles | تصنيف القضية لم يكن ليوجد لولاه هو يستحق مقعد على الطاولة |
| Eğer Masada bir para varsa, tümünü kendilerine alırlar. | TED | وان كان هناك مالٌ على الطاولة فسوف يحتفظون به جميعاً |
| Ben ve diğer kadınlar Masada bir yer buldu. | TED | أنا ونساء أخريات كان لنا مقاعد على الطاولة |
| başımı Masada bir zamanlar senin oturduğun sandalyenin karşına koyarım ve orada öylece ağlarım. | Open Subtitles | أضع رأسي على الطاولة و أحدق في كرسيك الفارغ ثم أبكي |
| Bir parti üyesi olmanız ve basamakları yavaşça çıkmanız gerekir; ta ki bir gün, belki, kararların verildiği Masada bir yer edinene kadar. | TED | عليك أن تصبح عضوًا في حزب ما وتعمل سعيًا للحصول على الترقية وربما يومًا ما تحظى بمقعد على طاولة حيث يصنع القرار |
| Aslında Masada bir Chateau Haut-Brion olsa daha kolay olurdu. | Open Subtitles | في الحقيقة ، كان يُمكن للأمر أن يكون أكثر بساطة لو كان هناك زجاجة شمبانيا على الطاولة |
| Yedi numaralı Masada bir hakim var ve imzalamaya hazır. | Open Subtitles | هناك قاضٍ على الطاولة رقم 7 وهو جاهز ليوقع |
| - Masada bir kemirgen var! - Yardım eder misiniz? - Onu rahat bırakın! | Open Subtitles | هنالك قارض على الطاولة , أيمكننا الحصول على بعض المساعدة هنا ؟ |
| Masada bir pazarlık söz konusu ve 24 saat içinde tamamlanması için hızlıca yürütülüyor. | Open Subtitles | هناك اتفاق على الطاولة وهو على وشك الإغلاق خلال 24 ساعة |
| Her pazar kilise dönüşü Masada bir sürü yemek olurdu. | Open Subtitles | كنت وليمةَ على الطاولة بعد كنيسة أيام الأحد |
| Yapman için bir görev verdim ve sen benden Masada bir koltuk istedin. | Open Subtitles | إعطيك مهمة للقيام بها وانت فوراً تطلب مقعداً على الطاولة |
| Annen Masada bir kırıntı bile bırakmazdı. | Open Subtitles | امك لم تترك ابداً كسرة خبز واحدة على الطاولة |
| Şu anda tesadüfi bir şekilde o orospu çocuğu Masada bir sandalye istediği için bizim mallarımızı satıyor. | Open Subtitles | والآن، مصادفة، الوغد بالخارج يبيع منتجنا بينما يطلب الحصول على مقعد على الطاولة |
| O zaman Masada bir anlaşma olduğunu bilmelisin. | Open Subtitles | اذا يجب ان تعرف ان هناك تسوية على الطاولة |
| Bizi yıkmak ve herşeyi yeniden inşaa edip Masada bir koltuk kapmak. | Open Subtitles | لتمزيقنا والقضاء علينا حتى يُمكنك بناءنا من جديد والحصول على مقعد على الطاولة |
| Tüm insanlığın hakkettiği imtiyazların küçük bir azınlığa verildiği, kırıntıların, Masada bir yerle aynı olmadığı kastettiğini anladım. | TED | و أعتقد أنها تريد القول أن السلطة تمنح القليل من الإنسانية في حين تعتبر الإنسانية واجبة هذا الفتات لا يقارن بطبق أساسي على الطاولة |
| Anladık ki; eğer konuşmanın bir tarafı olmak istiyorsak Masada bir yer edinmek istiyorsak geçerli paydaşlar haline gelmeliyiz Bunu yapmanın tek yolu ise oyunu sistemin kurallarıyla oynamaktır. | TED | فهمنا أن الطريقة الوحيدة لنكون جزء من المحادثة ولحجز مقعد على الطاولة هي بأن نصبح حملة أسهم ولا يمكن القيام بذلك إلا باللعب وفقًا لقوانين النظام |
| Masada bir yer daha ayırmamaız gerekiyor. | Open Subtitles | نجتاج الى أضافة كرسي على الطاولة |
| Eve geldiğimizde, Masada bir bardak bitki çayı vardı... sadece... bir süreliğine çıkmış gibi. | Open Subtitles | عندما وصلنا للبيت ، كان هناك قدحٌ من شاي الاعشاب على الطاولة وإعتقدنا أنّه... خرج للحظة |
| Arkandaki Masada bir şişe Bordeaux bulacaksın.. "Tebrikler" kartı ile birlikte üstünde ismin yazıyor. | Open Subtitles | زجاجة نبيذ "بوردو" خلفك على الطاولة معلّمة باسمك عليها وبطاقة تهنئة بجانبه |
| Gün öğle yemeğinde Masada bir öpücükle başlayacak. | Open Subtitles | ،اليوم يبدأ بالغداء و تلك القبله تكون على طاولة الطعام |