| Portakal kırmızısı, sarı ve mavimsi beyaz yıldızlar görürsünüz. | Open Subtitles | ترى النجوم ذات اللون البرتقالي والاحمر النجوم الصفراء والنجوم مزرق أبيض |
| mavimsi bir elbise giyiyor, üzerine çiçekler kusmuş sanki. | Open Subtitles | حسنا، هي تَلْبسُ لباس مزرق مثل زهورِ مُتقيَّئةِ في جميع أنحائها |
| Sizce bu mürekkep mavimsi siyah değil mi? | Open Subtitles | الحبر... ألا تظن أنه أسود مزرق |
| Tamam, mavimsi gri. Ama kesinlikle siyah değil. | Open Subtitles | انه رمادي اقرب للازرق وليس للاسود |
| Lâkin, aslına bakılırsa mavimsi renkli ülkelerde hiç bir kölelik olayının bulunmadığı ülkelerdir. | TED | ولكن في الحقيقة الأماكن ذات اللون الأزرق هي الدول التي لم نتمكن من إيجاد حالات استعباد فيها. |
| Derisi hafif mavimsi gri bir renkte. | Open Subtitles | لدى الجلد لون رمادي مزرق |
| mavimsi. | Open Subtitles | مزرق . |
| - Gri. Tamam, mavimsi gri. | Open Subtitles | انه رمادي اقرب للازرق وليس للاسود |
| Sol taraftaki turuncu bir yüzeyden geliyor, direk ışık altında, sağa bakacak şekilde yerleştirilmiş, bir çeşit mavimsi ortam arkasından görülüyor. | TED | أما تلك التي على اليسار فقد جاءت من سطح برتقالي تحت ضوء مباشر وتواجه الجهة اليُمنى معروضة ضمن نوع من اللون الأزرق متوسط |