| Green ayda iki üç kez buraya gelir. Emlak işiyle, başka şeylerle meşguldür. | Open Subtitles | جرين يأتي إلى هنا مرتين شهرياً,إنه مشغول بأعمال أخرى |
| Ödül parasını harcamakla meşguldür şimdi. | Open Subtitles | حسناً ، أكيد هو مشغول جداً في إنفاق جائزته المالية بأسرع وقت |
| Paul çok fazla konuşmaz. Derin düşünceler ile fazlasıyla meşguldür. | Open Subtitles | بول لا يتكلم كثيرا إنه مشغول بأفكاره العميقة |
| Pilotlar herhalde uçağı uçurmakla meşguldür. | Open Subtitles | المحتمل ان الطيارين مشغولون جداً بقيادة الطائرةُ. عن رغبتك |
| Düşündüm de, genelde Tanrı çok meşguldür. | Open Subtitles | للحظة تعتقد ان كثيرا ما يكون الإله مشغولا |
| Baştan ayağa kendi giyimiyle meşguldür o. | Open Subtitles | ام يفضل الستايل الناعم الكيوت؟ ؟ انه مشغول جداً بمعرفة ستايله الشخصي من الرأس لأخمص القدمين |
| Geç saatlere kadar çalışacağını söyledi. Eminim çok meşguldür. | Open Subtitles | تعلم، قال أنه سيعمل لوقتٍ متأخر لذا أنا واثقة أنه مشغول وحسب |
| Küçük çocukları doğramakla meşguldür. | Open Subtitles | محال,إنه مشغول جداً بتقطيع الأطفال الصغار |
| İddiaya varım çok meşguldür. Sana kendini adamasına rağmen. | Open Subtitles | أنا أراهن أنه مشغول كثيراً من الصعب الألتزام على هذا النحو |
| Eminim küçük kız ve çocuğa hediye almakla meşguldür | Open Subtitles | متأكدة أنه مشغول في جلب الهدايا لولد لطيف وبنت طيبة |
| Babamın da burada olmasını isterdim ama muhtemelen madenlerle meşguldür. | Open Subtitles | كنت أتمنى أن ينضم إلينا أبي لكن أعتقد أنه مشغول في المناجم. |
| Bizden alıp onun hırsızlık yapan, fahişe avuçlayan ellerine koyduğun 500'ü çarçur etmekle meşguldür herhalde. | Open Subtitles | 500 أفترض أنه مشغول بإهدار الـ ..التي أخذتها منا و وضعتها بين يديه السارقتان اللاتي يلمس بهما العاهرات |
| Belki de dünyadaki tüm çocuklara hediye hazırlamakla meşguldür. | Open Subtitles | ربما هو مشغول قليلاً بصنع الهدايا لجميع أطفال العالم |
| Muhtemelen o yollu ayaktakımı sürüsüyle iş pişirmeye çalışmakla meşguldür. | Open Subtitles | من المحتمل أنه مشغول بالإشتغال مع فريقه العشوائي من العاهرات الوسخات. |
| Belki de dünyadaki tüm çocuklara hediye hazırlamakla meşguldür. | Open Subtitles | ربما هو مشغول قليلاً بصنع الهدايا لجميع أطفال العالم |
| Bahse girerim prensin nişanı yüzünden meşguldür, öyle değil mi? | Open Subtitles | أراهن انه مشغول جداً مع إتفاق الأمير، أليس كذلك؟ |
| - Kesin düğün planlarıyla falan meşguldür. | Open Subtitles | وهو مشغول على الأرجح في خطط الزواج وكل هذه الامور |
| Hey. Muhtemelen gözde süperstarıyla ilgilendiğinden çok meşguldür. | Open Subtitles | من المحتمل انه مشغول بنجمته البارزه |
| Kocasının kızına ne yaptığını göremeyecek kadar mı meşguldür? | Open Subtitles | مشغولون كى يلاحظوا ما يفعله زوجكِ فى ابنتك |
| Savcılar o kadar meşguldür ki yemekte su bile içemeyiz. | Open Subtitles | وكلاء النيابة مشغولون جدا لدرجة إننا لا نستطيع شرب الماء بالغداء |
| Ben de seni izliyor olacağım, belki tanrı hortum yapmakla meşguldür, belki de yoktur. | Open Subtitles | وسأراقبك أيضاً بحالة أن يكون الرب مشغولا بصنع الاعاصير أو غير موجود |
| Bütün hatlar meşguldür. Lütfen daha sonra yeniden... | Open Subtitles | جميع الخطوط مشغولة الآن، هلاّحاولترجاءًالأتصالبـ.. |