| Solumda oturan beyefendi çok meşhur, belki fazlasıyla meşhur birisi, Frank Gehry. | TED | السيد الجالس على يساري هو الشهير جداً، ربما الشهير زيادةً عن اللزوم فرانك جيري |
| meşhur terapist M. Scott Peck dedi ki: Gerçek bir konuşma kendini bir kenara bırakmayı gerektirir. | TED | كما قال الطبيب المعالج الشهير سكوت بيك يتطلب الاستماع الصحيح بوضع النفس جانباً. |
| meşhur Troll fiyordunu görüyorsunuz ve bir gün sonra NRK’nin bütün zamanlardaki en yükseği. | TED | بإمكانكم أن تروا ترفلجورد الشهيرة وفي اليوم التالي، عالِ طيلة الوقت على القناة الثانية لهيئة الإذاعة النرويجية. |
| King Westley gibi meşhur bir pilotla ne tür bir kız evlenir diye. | Open Subtitles | .. ما هو نوع الفتاة التى تتزوج من طيار مشهور مثل الملك ويستلى |
| On dakika önce tanıyamadığım bu meşhur avukat da kimmiş? | Open Subtitles | من هذا المحامي المشهور الذي لم اسمع عنه من قبل |
| Yani burada, yünde, ev işi kadın sanatı ile, en meşhur matematik postülatının yanlış olduğunun ispatı. | TED | إذاً هنا، بالخيط، عبر الفن النسائي المحلي، هو الإثبات بأن أشهر الفرضيات في الرياضيات خاطئة. |
| Onun meşhur evrim ağacı bizim çalışma şeklimizin diyagramı bile olabilir. | TED | شجرته للتطور المشهورة يمكنها ان تصبح مخططاً للطريقة التي نعمل بها |
| Bazı insanların benim sayemde meşhur olup kabul gördüğü söylenir. | Open Subtitles | بعض الناس يقول أنه أصبح مشهوراً بسببي وبسببي تم قبوله |
| O meşhur revü kapanalı Geçti 40 yılı | Open Subtitles | عرض الفتيات الشهير هذا أُغلِق منذ 40 عاماً |
| İsmini bir ceylana vermiş olacak kadar meşhur olan Bay Thompson kim peki? | Open Subtitles | من السيد ثومبثون الشهير هذا حتى يسموا غزالا باسمه |
| - Dodge City'de herkes gibidir. Demek meşhur Wyatt Earp sensin. Şerif, yargıç ve jüri. | Open Subtitles | إذن فأنت ويات إرب الشهير رجل القانون و القاضى و المحلف |
| Bunu, 20 Temmuz 1969'da o meşhur adımı atan Neil Armstrong ve Apollo programı ile başardılar. | TED | وقد نجحوا في ذلك عبر برنامج أبولو حينها خطى نيل أرمسترونج خطوته الشهيرة في 20 يوليو 1969. |
| 1961'de Frank Drake meşhur formülünü öne sürdü, ama bence yanlışi bir şeye konsantre oldu. | TED | في عام 1961 فرانك درايك وضع معادلته الشهيرة لكنني اعتقد انه ركز على الأشياء الخطأ |
| Arsha Jones meşhur Capital City Co Mambo Sauce'u tek bir ürün ve bir PayPal linkiyle. | TED | بدأت أرشا جونز صلصتها الشهيرة كو مامبو العاصمة مع منتج واحد ورابط باي بال. |
| Cep telefonumu elime aldım ve bir de baktım meşhur olmuşum. | TED | استقبلت مكالمة هاتفية وبالصدفة جعلت من نفسي مشهور. |
| Bu yüzden de et geliyor ve kuzeybatıdaki şehre varıyordu. Bu da Londra'nın en meşhur et marketi olan Smithfield'ın neden burada olduğunu açıklıyor. | TED | لذا فقد كانت تدخل و تصل إلى شمال غرب المدينة, و لذلك فإن سميث فيلد, وهو سوق لحوم مشهور جداً, كان يقع هناك في الأعلى |
| Kendisi için Roma köle isyanının meşhur lideri olan Spartacus kod adını aldı. | TED | اعتمد لنفسه الاسم الحركي سبارتاكوس، نسبةً لقائد ثورة العبيد الرومانية المشهور. |
| Elmaslar, tonlarca elmas. Malteklerin meşhur hazinesi. | Open Subtitles | الماس , اطنان من الماس الكنز المشهور للمالتيك |
| Hiç kimse kulenin yıkılmasını istemiyordu, ama aynı zamanda görkemli binanın en meşhur özelliğini kaybetmek istemediler | TED | لم يُرِد أحد للبرج أن ينهار، ولكنهم أيضًا لم يريدوا خسارة أشهر طلّة على الإطلاق لمَعلَم تاريخي. |
| Jarley'in tarihi ve meşhur Balmumu Sergisi Kraliyet Salonları'nda sergilenir. | Open Subtitles | أعمال جارلي التاريخية و المشهورة معروضة في غرفة الإحتفالات الملكية |
| meşhur bile olsan yine de dünyadan şüphe ediyorsun. | Open Subtitles | حتى بعد أن أصبحت مشهوراً مازلت لا تثق بالعالم |
| İnsanlar dünyanın en meşhur avcılarına bir yaşam alanı verebilir mi? | Open Subtitles | هل يستطيع الناس ان يفسحوا مجال للصيّادين الأكثر شهرة في العالمِ؟ |
| "Güzel şapka" dedim ve Tommy'nin meşhur gülümsemesinin ortaya çıkmasına sebep oldum. | Open Subtitles | قبعة جميلة .. كذلك قلت استحضرت تلك العبارة إبتسامة تومي سيئة السمعة |
| Hem Kore hem ABD tarafında konuyla ilgili ne kadar yetkili varsa buldum fotograflarını çektim ve onlara bu kitap çıktığında ne kadar meşhur olacaklarını anlattım. | TED | لذا فقد علمت جميع أسماء المسئولين على كلا الجانبين الكوري و الأمريكي، وقمت بتصويرهم جميعا و قلت لهم كم أنهم سيصبحون مشهورين عندما يصدر هذا الكتاب. |
| Ve o meşhur dönüşler. Ona dedim ki: | Open Subtitles | وتلك الجوله الشهيره عندما كان يسرع, قلت له |
| Bazı yerlerde bu meşhur bir hikaye. | TED | وهذا سيناريو ذو شعبية عالية في بعض الاماكن. |
| Hayaletler, her gün meşhur yıldızlarla birlikte gazete manşetlerine çıkıyor. | Open Subtitles | تعمل الأشباح الصحف على طول مع المشاهير كل ايام الإسبوع |
| meşhur İspanyol aktris. Cilayla birlikte çok dikkat çekecek birisi. | Open Subtitles | هذه بونيتا ماريبوسا الممثله الإسبانيه المشهوره |
| Ondan önce meşhur olsaydım, bu konuşmayı ben yapardım. | TED | وهذه المحادثة التي أرغبُ في تقديمها إذا كان لدي الشهرة أولًا. |