| örnek olarak NASA termal stabilize edilmiş ekşi ve tatlı domuz şeklinde servis verir onun kendi servis menüsünde astronotlar için | TED | وكالة ناسا ، على سبيل المثال ، تقدم لحم الخنزير الحلو والحامض ،مستقر حرارياً على قائمة الطعام على المكوك لروادها. |
| Görünüşe göre bu akşamın menüsünde saçmalıkla terbiye edilmiş boş laflar var. Göreceğiz. | Open Subtitles | حسناً ، يبدو أن ما على قائمة الطعام الليلة هو كلام فارغ بجانب هراء من حجمٌ كبير |
| Peki sefahat dolu bu gecenin menüsünde ne vardı? | Open Subtitles | إذًا, ماذا كان على القائمة لليلة الفسوق الكبير هذه؟ |
| Peki bu gecenin menüsünde ne var? | Open Subtitles | إذاً , ماذا على القائمة الليلة ؟ |
| menüsünde yemeklerin resmi olan bir yere gidebilir miyiz? | Open Subtitles | هل نستطيع الذهاب إلى مكان توجد في القوائم صور للمأكولات؟ |
| menüsünde yemeklerin resmi olan bir yere gidelim! | Open Subtitles | لنذهب إلى مكان توجد في القوائم صور للمأكولات! |
| Bu, kara deliğin menüsünde olmadığımız anlamına geliyor. | TED | وهذا يعني أننا لسنا على قائمة طعام الثقب الأسود. |
| Çünkü Kör Cadı'nın menüsünde gördüğümü hatırlamıyorum. | Open Subtitles | لأنّي لا أذكر رؤيته على قائمة الطعام في مطعم الساحرة العمياء |
| Merak etmeyin, Bambi menüsünde değil. | Open Subtitles | (لا تقلقوا، (بامبي ليست على قائمة الطعام |
| Ee, bu gecenin menüsünde ne var? | Open Subtitles | ماذا على القائمة الليلة؟ |
| Kulübün menüsünde yokmuş. Ama bu sürpriz değil. | Open Subtitles | لم يكن على قائمة طعام الملهى، لكن ليست تلك مفاجأة |
| Bugün baykuşun menüsünde yok. | Open Subtitles | فهو ليس على قائمة طعام البوم اليوم |