| Böylece ben ulaşımın evrenin merkezi olduğunu düşünmeye devam ediyorum. | TED | لذا ما زلت أعتقد أن النقل هو مركز الكون الثابت. |
| Ama yerel polis buranın uyuşturucu dağıtım merkezi olduğunu düşünüyor. | Open Subtitles | رغم ذلك، الشرطة المحلية كانت تشك أن هذا المتجر. هو مركز لتوزيع المخدرات. |
| Ama yerel polis buranın uyuşturucu dağıtım merkezi olduğunu düşünüyor. | Open Subtitles | رغم ذلك، الشرطة المحلية كانت تشك أن هذا المتجر. هو مركز لتوزيع المخدرات. |
| James Whitby'e gelme konusunda çok heyecanlıydı çünkü buranın İngiliz jet endüstrisinin merkezi olduğunu duymuş. | Open Subtitles | وكان جيمس جدا، متحمسون جدا القادمة ليتبي، لأنه سمع أنه مركز لصناعة الطائرات البريطانية. |
| Bu kitap buranın vahşi yaşam merkezi olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | -الكتاب يقول أنه مركز الحياة البرية |
| İnsanlar burasının doğaüstü savaşın merkezi olduğunu öğrenirse | Open Subtitles | لو عرف الناس أن هذا المكان هو مركز حرب خارقة للطبيعة |