| Ve bunları yapmazsa, kefalet gerekecek, sadece brezilya yaban mersini için bana katıl. | Open Subtitles | وإذا لم يكن كذلك وأردت مساعدة فقط إنضمي لي من أجل التوت البرازيلي |
| Denizatı duvar kâğıtlarını, yaban mersini suyunu benimle ilgilenen hemşireyi. | Open Subtitles | ومُلصق فرسُ البحر وعصير التوت البريّ والمُمرضة التي توّلت رعايتي |
| Taze fasulye, tatlı patates ve yaban mersini sosunu unutmuşum. | Open Subtitles | لقد نسيتُ الفاصوليا الخضراء البطاطا , و صلصلة التوت البري |
| Yaban mersini sos kutusunun son kullanma tarihine bakmalıydınız. | Open Subtitles | عليك أن تحذري من القطع القديمة لصلصة الكرز |
| Bunu çok seviyorsun değil mi Yaban mersini Baharatkafa? | Open Subtitles | أنت يعجبك ذلك , إليس كذلك , يا ذي الرأس المتبل العنابي ؟ |
| Bu akşam, bana yaban mersini veren kıdemli yapımcının ölümünü izleyeceksiniz! | Open Subtitles | سنعلن في عرض الليلة عن موت المنتج الأول الذي قدم لي التوت البري |
| Bu akşam, bana yaban mersini veren kıdemli yapımcının ölümünü izleyeceksiniz! | Open Subtitles | سنعلن في عرض الليلة عن موت المنتج الأول الذي قدم لي التوت البري |
| Arka arkaya izlettiğin için sağ ol ama hâlâ kulağımdan yaban mersini çıkarıyorum. | Open Subtitles | شكراً على اعادة العرض الفورية ولكنني ما زلت أخرج التوت البري من أذني, لذا أنا بخير |
| Bu akşam, bana yaban mersini veren kıdemli yapımcının ölümünü izleyeceksiniz | Open Subtitles | سنعلن في عرض الليلة عن موت المنتج الأول الذي قدم لي التوت البري |
| Belki daha sonra yaban mersini ve kahve içmek için | Open Subtitles | ربما تود القدوم و تناول بعضا من فطائر التوت |
| Gelecek bahar yaban mersini dikerim. | Open Subtitles | في الربيع القادم سأزرع بعضا من شجيرات التوت |
| Bana yaban mersini çöreği ve cappuccino getir, kendin için de bir şeyler al. | Open Subtitles | أحضري لي كعكة التوت الأزرق و كابوتشينو و شئ من أجلكِ |
| Bana hayatımın elli yılında, bir yudum bile yaban mersini içmemişken,neden buraya gelip yaban mersini suyu sipariş etmiş olacağımı söyle bakalım? | Open Subtitles | انظر في وجهي وأخبرني لماذا بعد عيشي 50 سنة دون شرب رشفة من عصير التوت البري، |
| Bu, büyük teyzemin yaban mersini sosu tarifi. | Open Subtitles | إنها وصفة عمتي عن صلصة التوت البري، فقدتها |
| Tamam, yaban mersini olsun. Hepsi yaban mersinli turta yiyordur. | Open Subtitles | حسناً، التوت البري إذاً يتناولون فطائر التوت البري |
| Yaban mersini aromalı kokteyl fena fikir değil, epilasyon sesi yok bir katil kombinasyonu gibi... | Open Subtitles | ليس أن فكرة الكوكتيل بنكهة التوت وإزالة الشعر لاتبدو توليفة قاتلة |
| Belli ki yaban mersini uçuşunun, iyileştirici kısmını tamamlıyor. | Open Subtitles | على ما يبدو أنهم يمدحون .. في المميزات الطبية لـ نعمة التوت |
| Pekala. Biraz daha yaban mersini isteyen? | Open Subtitles | حسناً, هل يريد أحد المزيد من التوت البري؟ |
| Hayır, bana yaban mersini suyu almalısınız çünkü bu, o günlerden biri, size söylüyorum. | Open Subtitles | لا, عليك أن تشتري لي بعض عصير الكرز... 'لان اليوم سيكون مثل تلك الأيام سأخبرك |
| Yaban mersini Baharatkafa'nın yanına oturabilirsin. | Open Subtitles | يمكنك الجلوس بجانب الرأس المتبل العنابي |
| Yaban mersini istediğimi farzet. | Open Subtitles | أظن أنني كنت أريد قطعة كعك |
| Aslında onu tanıyorum. Yaban mersini tadı | Open Subtitles | إني أعرفه في الحقيقة كعكة العناب والقهوة بالحليب |
| Evet, bu da yaban mersini ve cevizli, peynirli kek. | Open Subtitles | نعم, إنه جوز البقان وكعكة جبن بالتوت. |
| Ama elbisesindeki damlalarda bataklık mersini suyu, votka ve eser miktarda turunç suyu var. | Open Subtitles | عصير توت بري، وفودكا وبَعْض آثارِ الحمضياتِ. |