| Bilirsin...değerli metaller,nadir paralar,bazı eski pullar,bunun gibi şeyler. | Open Subtitles | معادن نادرة , عملات نادرة أشياء قديمة وطوابع بريدية تاريخية |
| Merkez Bankası oranları ile ilgili iz sürüyorduk. Atwood şimdi yeni hesaplar açtırdı-- metalar, değerli metaller, hazine tahvilleri, mortgage şirketleri, karlı olana kayacak şekilde dengeli. | Open Subtitles | لقد قام أتوود بفتح حسابات مختلفة سلع، معادن ثمينة ، سندات حكومية ، شركات رهان |
| Değerli metaller ve milyonlarca ton mermer imparatorluğun bir ucundan diğerine taşınacaktı | Open Subtitles | معادن نفيسة ومئات الأطنان من الرّخام ستُنقل عبر الامبراطوريّة |
| Bunlar, en kritik iki element olan nadir toprak elementleri ve değerli metaller olmak üzere farklı gruplara ayrılabilir. | TED | يمكن تقسيمُها إلى مجموعات مختلفة، كمجموعتان لهما أهميّة كبيرة إحداهما العناصر الأرضية النادرة والأخرى المعادن الثمينة. |
| Planım değerli metaller piyasasında satma opsiyonları satın almak ve ondan sonra da gidip taşı bulup getirmek. | TED | وتقتضي خطتي .. ان اجد احدى هذه الصخور ومن ثم اعلن ذلك في سوق المعادن واقول انني سوف اذهب لكي احضر تلك الصخرة |
| Tıpkı x-ışını gibi ama bununla metaller dahil herşeyin içini görebilirsin. | Open Subtitles | هي أشبه بالآشعة السينية غير أنها تمكنّك من الرؤية خلال أي شيء، حتى المعدن. |
| Ucuz metaller, gerekli olan tüm keresteler ödediğinizin üçte biri fiyatına. | Open Subtitles | معادن رخيصة.. وكل خشبك الهام لثلث ما تدفعونه.. |
| Bir şeyler alıyor, seramik gibi, değerli metaller gibi şeyler biriktiriyor bu da karotid arterlerinde damar tıkanıklığına neden olmuştur. | Open Subtitles | انه يشتري شيئا يجمع شيئا الادوات الخزفية,معادن نفيسة مما تسبب بانسداد شرايين الصاعدة لدماغه |
| Otoimmün değil, kanser değil ağır metaller ve genetik hastalıklar da değil. | Open Subtitles | اخطئنا بشأن المناعة الذاتية و ليس السرطان معادن ثقيلة مشاكل وراثية |
| Çoğunlukla pirinç, ama bazı diğer metaller muhtemelen gümüş. | Open Subtitles | معظمه من النحاس ، لاكن هنالك معادن أخرى على الأغلب فضة |
| Ayrıca okyanusun dibinde oluşan metaller de vardır. | Open Subtitles | ستجد أيضا معادن التي ، قد تشكلت في قعر المحيط |
| Bataryayı tamamen sıvı yaptım, her iki elektrot için sıvı metaller ve elektrolit için ergimiş tuz. | TED | قمت بصناعة بطارية بمكونات سائلة -- معادن سائلة لكلا القطبين الكهربائيين و ملح مذاب للمحلول الكهربائي. |
| Alkalin metaller. Halojenler, durgun gazlar. | Open Subtitles | لديك المعادن القلوية،لديك الهلوجين الغازات الخاملة |
| Aynı güç uygulandığında farklı metaller farklı mesafelere uçar. | Open Subtitles | المعادن المختلفة تطير لمسافات مختلفة عند تطبيق نفس القوّة |
| Yeni gemilerin inşası için gerekli önemli metaller. | Open Subtitles | مقادر كبير من المعادن الإستراتيجيةِ الذى نحتاجه لبناء مركبات جديدة |
| Eskiden su işleme teknolojilerinde, primer metaller üstüne çalıştım. | Open Subtitles | إعتدت أن أعمل على تقنيات معالجة المـــــاء وبشكل رئيسي على المعادن الأساسية |
| Radyoaktif metaller dokunulmayacak kadar sıcaktı. | Open Subtitles | كانت المعادن النشطة إشعاعياً دافئة عند اللمس |
| Ucuz metaller kızarıklıklara sebep olabilirler. | Open Subtitles | , المعادن الرخيصة تسبب الطفح الجلدي في بعض الأحيان |
| Hayır, hayır, aslında hepsi metaller. | Open Subtitles | والطيور فى السماء لا ، لا ، هم أيضاً من المعدن |
| 30 yıllık zehir, pestisid, ağır metaller... | Open Subtitles | ثلاثين عاماً من السموم المبيدات , المعدن الثقيل |
| Yüksek hızla bir çarpışma, hurdaya dönen metaller, parçalanan camlar ve aynı anda ölen dört canlı. | Open Subtitles | تأثير السرعة العالية و المعدن الملتوي والزجاج المكسور أربع أرواح أخذت في نفس اللحظة |
| Ağır metaller, organik maddeler ve biyotoksinler için test yapın ve evini inceleyin. | Open Subtitles | قم باختبار الكشف عن التسمم بالمعادن الثقيلة، المواد العضوية والسموم الحيوية، وقم بتفتيش منزله |
| Burada, dişlerde X-ışını saçılımlarını görebilirsiniz, bunlar dişlerdeki metaller. | TED | ويمكنكم ان تلاحظوا تشتت اشعة إكس عند الاسنان .. بسبب موجود معدن فيها |