| Genç kızlara meyvelerle saldırma hususunda çok cesurlar. | Open Subtitles | إنهم شجعان فقط فى رشق البنات بالخضروات |
| Genç kızlara meyvelerle saldırma hususunda çok cesurlar. | Open Subtitles | إنهم شجعان فقط فى رشق البنات بالخضروات |
| Diğerleriyse, aksine, bunun açgözlülük yüzünden olduğunu, askerlerin midelerini ham meyvelerle tıka basa doldurduklarını ve buraya ilk geldiklerinde bencillik ettiklerini söylüyorlar. | Open Subtitles | آخرون, يناقضون ذلك يقولون انه نتيجة الجشع لقد أتخم الرجال أنفسهم على الفواكه غير الناضجة |
| Ayrıca bana alçaktaki meyvelerle işimin bittiğini hatırlatıyor. | Open Subtitles | يّذكرنى دوماً بأننى قد إنتهيت من الفواكه المُتدلية |
| Uzun kuyruklu makak çoğunlukla ormandaki yaprak ve meyvelerle beslenir. | Open Subtitles | تتغذى قرود المكاك ذات الذيل الطويل في الغالب على الفواكه وأوراق الشجر في الغابة. |
| Tamam, meyvelerle aram iyi değil. | Open Subtitles | حسناً.. لست ملمة بالفواكه |
| Taze meyvelerle dolu. | Open Subtitles | ممتلئة بالفواكه اليانعة |
| Yani, herkes meyvelerle ve hatta biraz sebzeyle yapılmışiçecekleri sever. | Open Subtitles | الجميع يحبون سموذي = عصير سميك محضَّر مِن الفواكه وحتى بعض الخضروات |
| Sinirli küçük kız içiyor. meyvelerle alköl içiyor. | Open Subtitles | السجائر، شراب الفواكه |
| Şekerli meyvelerle yapılan bir Alman tatlısı. | Open Subtitles | كعكة ألمانية محلاة بالفواكه. |