| "Mezarcı" her zaman eğlencelidir. | Open Subtitles | قلت لكِ حفار القبور لا يخيب الآمال أبداً |
| Birleşik Devletler Avukatıyım. Mezarcı davasına, geçen ay atandım. | Open Subtitles | أنا محامية الولايات المتحدة المعيّنة لقضيّة حفار القبور في الشهر الماضي |
| Aylardır Mezarcı davasında bir gelişme yok. | Open Subtitles | لم يتحرّك شيء في قضيّة حفار القبور منذ شهور |
| Birimizin, Mezarcı'nın kanıtını çaldığımızı mı düşünüyorsun? FBI'dan mı? | Open Subtitles | أتشكّين أنّ أحدنا سرق أدلّة حفار القبور من المباحث الفيدراليّة؟ |
| Martılar. Mezarcı, denizin yakınındaymış. | Open Subtitles | طيور النورس كان حفار القبور بالقرب من المياه |
| Onu, Mezarcı'nın öldürdüğü belli. Kullanabileceğimiz kanıtlar olabilir. | Open Subtitles | من الواضح أنّ حفار القبور قتله لابدّ أنّ هناك بعض الأدلة التي يمكننا إستخدامها |
| Mezarcı'nın, bunu göz önüne alacağını sanmıyorum. | Open Subtitles | بطريقة أو بأخرى لا أعتقد أنّ حفار القبور سيأخذ ذلك في الإعتبار |
| Bu, Mezarcı'ydı. Ufak şişenin peşinde. | Open Subtitles | هذا حفار القبور إنّها القارورة التي يسعها خلفها |
| Olay yerinde, Mezarcı araştırmasıyla ilgili olduğuna inandığımız kanıtlar bulduk. | Open Subtitles | لدينا أدلة في مسرح الجريمة يعتقد أنّها متصلة بالتحقيق في قضيّة حفار القبور |
| Mezarcı'ya kanıtı geri verdiklerine inanıyorum. | Open Subtitles | أعتقد أنّهم أعادوا الأدلة إلى حفار القبور |
| Mezarcı ile ilgili her şeyden uzak duracaksınız. | Open Subtitles | أنتم ستبقون بعيداً عن أيّ شيء له علاقة بقضيّة حفار القبور |
| Kimse Mezarcı davasını istemezdi. O, kariyer katili. | Open Subtitles | لا أحد يريد قضيّة حفار القبور إنّها قاتلة للوظيفة |
| Evet, Mezarcı'yı kapsamlı şekilde okudum. | Open Subtitles | أجل، لقد قرأتُ بشكل واسع النطاق على حفار القبور |
| Mezarcı davasına bağlı kanıtınız varsa... | Open Subtitles | دعوني أوضح هذا جيّداً. لو كان لدى أيّ منكم أيّ أدلة مرتبطة بقضيّة حفار القبور... |
| Mezarcı kanıtı istiyordu. - Ne kanıtı? | Open Subtitles | حفار القبور أراد أدلة أيّ أدلة؟ |
| Mezarcı, bende olduğunu düşünüyor. | Open Subtitles | حفار القبور يعتقد أنّها بحوزتي |
| Muhtemelen Mezarcı bana çarptığında .aracının tamponundan düştü. | Open Subtitles | -أجل ربّما وقعت من ممتص صدمات المركبة التي إستخدمها حفار القبور ليصدمني |
| Mezarcı, FBI'ın karışmayacağını söylemişti. | Open Subtitles | حفار القبور منع مشاركة المباحث |
| Ve eğer bu kanıtı verirsek, Mezarcı'yı asla yakalayamayız. | Open Subtitles | -أعرف وإذا سلّمنا تلك الأدلة، فلن نقبض على حفار القبور أبداً |
| Mezarcı'nın, sen ve Hodgins'i kaçırdığında verdiği kayıt ile birlikte. | Open Subtitles | مع التسجيل الذي قدّمه حفار القبور عندما أختطفتِ أنتِ و(هودجينز) |