| kesinlikle. bu tip hatalar yapmak midemi ters çeviriyor eee, gitmekte özgürsün | Open Subtitles | ألم أفعل؟ مجرد التفكير في إرتكاب السوء يؤلم معدتي إذاً، يمكنك الذهاب |
| Dişlerimi kıracak ve konuşamadığım için midemi tekmeleyecek. | Open Subtitles | سيضربني على أسناني حتى يحطمها ثم في معدتي لأن كلامي غير واضح. |
| Seni kurtarmak için başkasını öldürmek zorunda kalmam midemi bulandırıyor. | Open Subtitles | يصيبني بالغثيان أن أفكر أني قتلت رجلا من أجل حياتك |
| Sparta'dan bağırıyordu. midemi bulandırdı. | Open Subtitles | و هو يصيح بعزلة اسبرطة عن هذا ,لقد اصابنى بالغثيان |
| Senden tiksiniyorum. midemi bulandırıyorsun. | Open Subtitles | أنت تثير اشمئزازي أنت تقرفني مباشرة في وجهي |
| Bir zamanlar sahip olduğu cazibe... artık midemi bulandırıyordu, gözyaşlarımı akıtıyordu. | Open Subtitles | و التي كان لها سحرها في يوم ما الآن تشعرني بالتقزز انها تستجلب الدموع من عيني |
| Diyelim... midemi midemi söküp çıkardın, böbreklerimi, diyelim ki mümkün bu... | Open Subtitles | ... و تخرجين معدتي ، كليتيّ . بفرض أن هذا ممكناً |
| Gemide deniz tuttu ve midemi bastırsın diye bir şeyler yemeye çalıştım ama bu ülkede yemekler korkunç. | Open Subtitles | أصبت بدوار البحر على القارب وحاولت عندئذ أن أتناول شيء يهدء معدتي لكن الطعام في هذه البلد سيء |
| Gerçekten midemi bulandırıyorsun. | Open Subtitles | معدتي تَشْعرُ بالحاجة إلى التقيّا في الحقيقة. |
| O sapığın çocuğunu taşıdğını düşünmek midemi bulandırıyor. | Open Subtitles | تخيلت ذلك الانحراف اني مريضة بشئ في معدتي. |
| Gemide deniz tuttu ve midemi bastırsın diye bir şeyler yemeye çalıştım ama bu ülkede yemekler korkunç. | Open Subtitles | أصبت بدوار البحر على القارب وحاولت عندئذ أن أتناول شيء يهدء معدتي لكن الطعام في هذه البلد سيء |
| Defol buradan. midemi bulandırıyorsun. | Open Subtitles | بعد الإنتظار لمدة سنتين اخرج من هنا , أنت تصيبني بالغثيان |
| Böyle çağ dışı kalıplar midemi kaldırıyor. | Open Subtitles | طريقة التفكير القديمة هذه تصيبني بالغثيان |
| Herkes kraliyetten af dileniyor. midemi bulandırıyor. | Open Subtitles | كل شخص يعتقد انه سيحصل علي عفو من الملك، يشعروني بالغثيان |
| midemi bulandırıyorsun. Seni görmeye katlanamıyorum! | Open Subtitles | إنك تشعرني بالغثيان, لا يمكنني أن أتحملك |
| Acınası insan bozuntularına olan tutumun midemi bulandırıyor. | Open Subtitles | تصرفاتك مع هؤلاء البشر المثيرين للشفقة تقرفني. |
| Seninle aynı havayı solumak bile midemi bulandırıyor. Hey, ahbap. | Open Subtitles | لقد أصابنى الغثيان لكونى تنفست نفس الهواء الذى تتنفسه أنتَ |
| Eğer miden iyi olursa. İleri geri gidişler midemi bulandırıyor. | Open Subtitles | إنها الهزة للأمام والخلف ما تجعلني أتقيأ |
| Bu haliyle, midemi bir bebek kurtaran itfaiyeci gibi taşımam gerekecek. | Open Subtitles | كما يبدو، سأضطر لحمل معدتى للخروج من هنا و كأننى رجل اطفاء يقوم بانقاذ رضيع |
| Bebeğimin arkasına saklanarak midemi bulandırıyorsun. | Open Subtitles | كما أنه يثير اشمئزازي كيف تختبئ وراء طفلتي. |
| Aldatan bir kadın kadar midemi bulandıran bir şey yoktur. | Open Subtitles | لا يوجد هناك ما يثير إشمئزازي أكثر من أنثى تغش |
| Adını söyleyemezsin. midemi bulandırıyorsun. | Open Subtitles | لا لا، لا يمكنكي قول اسمه، أنتي تقرفيني |
| Yine başladı. Neşesi midemi bulandırıyor. | Open Subtitles | إنها مُجدداً، سعادتها تشمئزني. |
| Sen! Şu şeyi doğum odamdan götür! Aciz kadınlar midemi bulandırır. | Open Subtitles | أنت ، أخرج هذا الشيء من غرفتي للتوليد النساء الضعيفات تقززني |
| Ve döndükten sonra gördüklerim midemi bulandırdı. | Open Subtitles | لذا تسللت للولايات المتحدة وما رأيته عندما عدت جعلني أمرض |
| Ve bu sabah beni dikizlemen... midemi bulandırdı. | Open Subtitles | وعندما حدّقتَ فيي هذا الصباحِ جعلني هذا أقرف |
| Seninle bırak iki geceyi,. ...bir gece geçirdiğimi düşünmek bile midemi bulandırıyor | Open Subtitles | هو يُمرضُني لإعتِقاد أنا أَصْرفُ حتى واحد nightwith أنت، ناهيك عن إثنان! |