| Buz küpünü eritmek istiyorsanız, ıslatmanız gerekir, çünkü su mikrodalgada hızla ısınacaktır. | TED | إذا أردت أن تذوّب مكعب الثلج عليك أن تجعله رطباً. لأن الماء يسخن بسهولة داخل المايكرويف. |
| Bunlar dondurulmuş, mikrodalgada kızartılmış, ...ısırılmış, tükürülmüş sonra da delil olarak saklanmış. | Open Subtitles | هذا الإصبع تم تجميده,وقليّه لمدة قصيرة,ووضعه في المايكرويف ثم مُضغ ثم تم بصقه,ثم حُفظ كدليل |
| Yemek için mikrodalgada patlamış mısır iç karartıcı. | Open Subtitles | ليس محبطا بقدر أكل البوب كورن من الميكروويف على العشاء |
| Ve mikrodalgada ısıtılabilen bir sürü sandviç. | Open Subtitles | والعديد من السندوتشات الجيبية المعدة فى الميكروويف |
| Kardeşim, senin sperminle dolu bir prezervatifi mikrodalgada ısıtarak kendini hamile bıraktı. | Open Subtitles | أختي حملت نفسها بتسخين الواقي الذكري مليء من حيواناتك المنوية في الميكرويف |
| Bize dondurulmuş ve mikrodalgada pişen gıdaların maliyetini düşürecek içerikler lazım. | Open Subtitles | نحن بحاجة إلى مقومات لتخفيض أسعار طعامنا المجمد و وجبات المايكروويف. |
| Soğuk günlerde annem iç çamaşırlarımızı mikrodalgada nasıl kuruturdu hatırlar mısın? | Open Subtitles | أتتذكرين كم كانت أمنا تدفئ ملابسنا الداخلية بالمكرويف في الأيام الباردة؟ |
| Günde on paket mikrodalgada ısıtılmış patlamış mısır yiyormuş. | Open Subtitles | يتناول 10 أكياس من الفيشار المحضر بالميكروويف يومياً |
| Çoraplarını mikrodalgada ısıtmayı kes seni küçük ucube! | Open Subtitles | توقف عن تدفئة جواربك في المايكرويف,يا أيها المسخ الصغير |
| Ama onun küçük evinde üzgün ve yalnız bir şekilde oturduğu, kedilerini beslediği ve Cinayet Dosyası'nın 17 bölümünü art arda izlemeye oturmadan önce tek kişilik yemeğini mikrodalgada ısıttığı gözümün önüne geliyor. | Open Subtitles | ولكن أتصورها دائمًا جالسة وحدها في شقتها الصغيرة تطعم قططها تسخن عشائها في المايكرويف قبل أن تجلس |
| mikrodalgada iki dakikadır patlamış mısır ayarında ama hala yanmadı. | Open Subtitles | دقيقتان في المايكرويف لصنع الفشار ومع ذلك ولا حتى حرق بسيط |
| Bunu sana hiç söylemedim ama 7. sınıftayken mikrodalgada yaptığın cipslerin etkisi altındayım hâlâ. | Open Subtitles | لم أقل لك ذلك من قبل لكنني لازلت مصدومة من ناتشو المايكرويف التي اعددتها ليّ في الصف السابع |
| USB bellek var mikrodalgada buldum. | Open Subtitles | لقد وجدتُ قرصاً محمولاً في الميكروويف قبل قدومك. |
| mikrodalgada balık var. | Open Subtitles | هناك أصابع السمك في الميكروويف. |
| mikrodalgada pişen bir ceset yoktu. Neden ikiniz gidip koltukları saymıyorsunuz? | Open Subtitles | لم يكن هناك جثة تطهى في الميكروويف |
| Kevin mikrodalgada salsa kabını eritti. | Open Subtitles | فقد أذاب "كيفن" طبق الصلصة الخاص بي في الميكروويف |
| Baba, bana mikrodalgada mısır patlatır mısın? | Open Subtitles | أبي هل تستطيع أن تضع الذرة في الميكرويف لي؟ |
| mikrodalgada kahvem vardı. Soğuyacak. | Open Subtitles | لقد وضعت القهوة في الميكرويف أصبحت باردة الآن |
| Tatları mikrodalgada pişirilmiş gibi. | Open Subtitles | طعمها كأنها مطهوة في الميكرويف بدلا من مخبوزة |
| mikrodalgada fırın ve ya cep telefonu kullanıyor musun? | Open Subtitles | أتطبخين في المايكروويف أو تتحدثين عن طريق الهاتف المحمول ؟ |
| Evinde tek başına... mikrodalgada pişirilen yemeği mi, yoksa... biftek yemeğini mi tercih ederdin? | Open Subtitles | ما الذي تفضل ان تفعله ان تتناول عشاء من المايكروويف لوحدك في الشقة او |
| Ve sanırım ehliyetimi, geçen gece mikrodalgada erittim. | Open Subtitles | وأعتقد بأنني علمت السائق درساً بالمكرويف في تلك الليلة |
| Mutfak 9 yaşındaki birine göre düzenlenmiş, böylece çocuk mikrodalgada yemeğini ısıtabiliyor ya da raftan istediği şeyi alabiliyormuş. | Open Subtitles | المطبخ يناسب استخدامات شخص بعمر 9 سنوات لكي يسخن وجباته بالميكروويف و يجلب الطعام و يحضر طعاما من خزانة المؤن |
| Dün mikrodalgada kedi yapıyordum, bugün konuşma yapıyorum. | Open Subtitles | ياولد , في البارحة وضعت قطة بالمايكرويف واليوم أقدم نخب عيد الشكر |