| Sadece Londra Kraliyet Tiyatrosunda, çağımızın mucizelerinden biri. | Open Subtitles | الآن و فقط في مسرح الملك البرت في لندن إحدى معجزات عصرنا |
| İncil'in mucizelerinden bazılarına inanıyorsunuz örneğin bakire olarak çocuk dünyaya getirmek. | Open Subtitles | أنت تصدق ببعض معجزات العهد الجديد... . أعني ، مثل ولادة العذراء... |
| Onun mucizelerinden bahsettin ama seni bulduğu gibi bırakmış. | Open Subtitles | تقولين يمكنه ان يصنع المعجزات لكنه تركك كما وجدك |
| Hayatın mucizelerinden biri olarak kabul edelim. | Open Subtitles | دائما توقعي المعجزات في هذة الحياة. |
| Ama diğer konuşmacıların aksine, sizlere evrenin sırlarından, ya da evrimin mucizelerinden veya insanların dünyamızdaki eşitsizliklerle savaşmak için buldukları akılcı ve yenilikçi yollardan bahsetmeyeceğim. | TED | لكن على خلاف المتحدثون الآخرون، أنا لن أحدثكم عن أسرار الكون، أو عجائب التطور، أو الطرق الذكية جداً والمبتكرة التي يهاجم بها الناس عدم المساواة الكبرى في عالمنا. |
| Beyler, Krell mucizelerinden birkaçını daha görmek ister misiniz? | Open Subtitles | يا سادة، هل ترغبون برؤية المزيد من أعاجيب "الكريل"؟ |
| Bu, senin en harika mucizelerinden biridir. | Open Subtitles | وهذه يا ربنا إحدى معجزاتك الكبرى |
| Hayatın en mükemmel mucizelerinden biri. | Open Subtitles | إنها واحدة من أعظم معجزات الحياة |
| Modern tıpın mucizelerinden bahsediyorum. | Open Subtitles | انا اتكلم عن معجزات الطب الحديث |
| Doğa Ana'nın mucizelerinden birine ev sahipliği yapıyorum. | Open Subtitles | {\pos(192,170)} أقصد، أن أكون مضيفاً لواحدة من معجزات الطبيعة. |
| Haydi bana mucizelerinden birini göster. | Open Subtitles | دعني أرى أحد هذه المعجزات |
| Bizimki Tanrı'nın mucizelerinden bir tanesi. | Open Subtitles | ربُنا هو رب المعجزات |
| Yakın zamanda, modern dünyanın mucizelerinden biri olacak bir yerde bulunmaktayım. | Open Subtitles | أنا اقف هنا أمام أحدى عجائب العالم |
| Hava taşımacılığının, modern mucizelerinden biri de Bay Palmer, bir uçuşu kaçırsan bile, sonrasında pek çok seçeneğin olmasıdır. | Open Subtitles | (إحدى عجائب السفر بالطيران يا سيد (بالمر أن تفوت رحلة واحدة, فهناك العديد من الرحلات لتختار منهم |
| Yakın zamanda, modern dünyanın mucizelerinden biri olacak bir yerde bulunmaktayım. | Open Subtitles | أنا (لويل توماس), أقف أمام تحفة ستكون قريباً واحدة من عجائب الدنيا الحديثة |