| Siz Mutlu olmayı, tüm kadınlardan daha çok hak ediyorsunuz. | Open Subtitles | أكثر من أي امرأة أخرى أنت تستحقين أن تكوني سعيدة |
| Siz Mutlu olmayı, tüm kadınlardan daha çok hak ediyorsunuz. | Open Subtitles | أكثر من أي امرأة أخرى أنت تستحقين أن تكوني سعيدة |
| Mutlu olmayı da sevilmeyi de hakediyorsun. | Open Subtitles | أنك تستحق أن تكون سعيدة. يستحق أن يكون أحب. |
| Walter, bir kereliğine Mutlu olmayı denemelisin bence. | Open Subtitles | تعلم والتر لمرة واحدة فقط أظن أن عليك أن تحاول أن تكون سعيداً |
| Biliyorum, düşünmesi zor ama belki Paxil almadan ya da zorlayıcı aşırı yemek yemeden Mutlu olmayı öğrenebiliriz. | Open Subtitles | أعلم أن هذا لا يمكن تصوره ، لكن ماذا لو تعلمنا بصدق كيف نكون سعداء بدون افراط |
| Seni o sütunlardan kurtarıp Mutlu olmayı öğrettim. | Open Subtitles | وأخذتك بين أحضانى وسط هذه الاعمدة وعلمتك كيف تكونى سعيدة |
| Robert Mutlu olmayı ve bir aile kurmayı hak etmiyor mu sence? | Open Subtitles | روبرت يستحق أن يكون سعيدا والحصول على الأسرة؟ |
| Hayır, Mutlu olmayı hak ediyorsun ve ben seni mutlu edemiyorum. | Open Subtitles | لا , أنتٍ تستحقين أن تكوني سعيدة وأنا لا أستطيع إسعادكٍ |
| Evet. Bir kereliğine de Mutlu olmayı seçemez misin? | Open Subtitles | ألا يمكنكِ أن تقرري أن تكوني سعيدة و لو لمرة واحدة فقط ؟ |
| Ama yetenekli insanlarla dolup taşan bir Glee kulübünün parçası olduğun için Mutlu olmayı seçebilirsin. | Open Subtitles | لكن أتعلمين ؟ بإمكانكِ إختيار أن تكوني سعيدة أننا جزء من نادي |
| - Cadıya tekrar Mutlu olmayı öğretmeliyiz. | Open Subtitles | علينا أن نُعلم الساحرة كيف تكون سعيدة مُجددًا |
| Ama o Mutlu olmayı isteyince, ...hepiniz karşısında duruyor. | Open Subtitles | وفي نفس الوقت مُطالِبة بأن تكون سعيدة.. كلّ واحد منكم كان لديه مشكلة مع ذلك.. |
| Mutlu olmayı da. Bu benim fikrim tabii. | Open Subtitles | انها تستحق أن تكون سعيدة أيضا, حسب رأيي فقط |
| Ama bunu bilmek Mutlu olmayı imkansızlaştırıyor. | Open Subtitles | ولكن معرفة ذلك تجعلك من المستحيل أن تكون سعيداً |
| Bu, Mutlu olmayı hak etmediğiniz anlamına gelmez. | Open Subtitles | سيدي. هذا لا يعني أنك لا تستحق أن تكون سعيداً. |
| Mutlu olmayı hak ediyoruz. | Open Subtitles | إن كان الرجل المناسب لنا نحن نستحق أن نكون سعداء |
| Belki de Mutlu olmayı beceremiyorsun. | Open Subtitles | حسنا ، ربما انت عاجزة عن ان تكونى سعيدة |
| Eğer bu zavallı, yeteneksiz aşağılık herif Mutlu olmayı hak ediyorsa, ...ben niye etmeyeyim? | Open Subtitles | اذا فكر هذا الفقير عديم الموهبه الأهبل أنه يستحق ان يكون سعيدا لم لا افكر انا؟ |
| Evet, haklısın. Elimdekilerle Mutlu olmayı öğrenmem gerek. | Open Subtitles | انا صادق علي أن أتعلم ان اكون سعيداً بما أملك |
| Şu anda öyle düşünmediğini biliyorum ama sen Mutlu olmayı hak ediyorsun. | Open Subtitles | و أنا أعرف بأنك لا تظن هذا أنت تستحق أن تكون سعيد |
| Biliyorum. Ama benim de Mutlu olmayı hakettiğim bir dünya olmalı. | Open Subtitles | أعلم أنك تهتم بيّ ، ولكن لا بد أن هناك كون حيث أكون سعيدة أيضاً |
| Ama mesele de bu. Sevmediğim bir şeyi yapmaktansa hiçbir şey yapmayıp Mutlu olmayı tercih ederim. | Open Subtitles | "أفضل ألا أفعل شيئا وأكون سعيدا على أن أعمل في وظيفة أكرهها" |
| Şey, herkes Mutlu olmayı hak ediyor, öyle değil mi? | Open Subtitles | الجميــع يستحقون أن يكونوا سعداء ، أليس كذلك ؟ |
| Zavallı kadın hayatta ve iyi olduğu için Mutlu olmayı deneyebiliriz. | Open Subtitles | أعتقد أننا سنكون سعداء قليلاً أن المرأة المسكينة على قيد الحياة وبصحة جيدة |
| Üzgünüm ama ben 25 yıl sonrası yerine şimdi Mutlu olmayı tercih ediyorum. | Open Subtitles | آسفه لكني أفضل أن أكون سعيده الآن عوضاً عن الخامسه والعشرين |
| Her şeyi ardınızda bırakarak Mutlu olmayı hak ediyorsunuz. | Open Subtitles | أنتما تستحقان أن تكونا سعيدين و ترك كل هذا خلفكما |