| Yani, benim mutluluğuma öncelik tanıman, yani... | Open Subtitles | أعني، في الحقيقة أنت تضع سعادتي أولاً، أعني |
| Kendi çocuksu gündeminin, mutluluğuma değer biçmesi için sana ilham veriyorum. | Open Subtitles | ألهمك بأن سعادتي مقدمة على أعمالك الطفولية |
| Dinle insanlara tavsiye vermek konusunda çok iyi değilimdir özellikle de kendi mutluluğuma gölge düşürebilecek durumlarda ama belki de, senin için doğru bir karar olduğuma kanaat getirene dek biraz beklemelisin. | Open Subtitles | ..انظري أنا لست ماهراً في إعطاء النصائح للناس خصوصاً إن كانت تقطع عني سعادتي الخاصة |
| Tabii böyle bir komplo, beni çok iyi tanıyan ve mutluluğuma çok önem veren insanların katılımıyla gerçekleşebilir. | Open Subtitles | بالطبع, مثل هذه المؤامرة تتطلب مجموعة من الناس, يعرفوني جيداً ويهتمون بسعادتي هذا القدر, |
| Gerçekten benim mutluluğuma önem veriyorsan, onu sevmenin bir yolunu bulursun. | Open Subtitles | وإن كنتِ تكترثين بسعادتي حقاً ستحاولين أن تحبيها أيضاً. |
| Hatta kişisel mutluluğuma ölçülü bir şekilde yapılsa anlayış bile gösterirdim. Bu önemsiz gelirdi. | Open Subtitles | عند مقارنتها ضد سعادتي الشخصية، سوف تبدو شفقة. |
| # mutluluğuma engel olamazsınız # | Open Subtitles | * ليس بإمكانك إيقاف سعادتي * |