| Namus demek, namuslu bir hayat sürmek demektir evlat. | Open Subtitles | الأدب يعني أن عليك العمل لحياتك الأدبية الملعونة , بني. |
| - Namus? - Soekie! | Open Subtitles | الأدب? |
| Aynı şey, Batı medyasında sürekli işlenen Namus cinayetleri konusu için de söylenebilir. Bu da tabii ki, bir başka korkunç gelenektir. | TED | والامر ذاته فيما يخص جرائم الشرف والتي هي جزء دائم من الاعلام الغربي الذي يهاجم الثقافة الاسلامية وهو تقليد شنيع جداً |
| 2014 yılında öfke seviyem beni Namus cinayetlerine yönlendirdi. | TED | والغضب هو ما قادني في 2014 إلى جرائم الشرف |
| Kimi aileler için mukaddestir Namus meselesi. | Open Subtitles | بعض العائلات نهتم كثيرا شرفهم. |
| Onca yıl geçtikten sonra, Namus söz konusu olmaya başladı. | Open Subtitles | الحشمة تأصلت عميقاً |
| Şu uğraştığım adamlarda var ya... Namus sıfır. | Open Subtitles | هؤلاء الاشخاص الذين اتعامل معهم لا نزاهة لديهم |
| Namus mu? | Open Subtitles | الأدب? |
| Namus. | Open Subtitles | الأدب? و. |
| Namus, Tsotsi. | Open Subtitles | الأدب و, (تسوتسي)... |
| Dünyanın geri kalanı, Namus cinayetlerini "katletme" olarak görüyor. | TED | في باقي أنحاء العالم جرائم الشرف هي القتل |
| Çünkü Namus cinayetleri, Arap ülkelerinde çok fazla kadın için tehdit oluşturuyor. | TED | ذلك لأن جرائم الشرف تعتبر تهديدا حقيقيا لأعداد لا تحصى من النساء في المنطقة العربية . |
| Sonra filmimiz, Akademi Ödülü'ne aday gösterildi, Namus cinayetleri haberlerde manşet oldu. Başbakan tebriklerini iletirken filmin ilk gösteriminin kendi ofisinde olmasını teklif etti. | TED | وقد رُشح فيلمنا لجائزة الأوسكار، وأصبحت جرائم الشرف عنوان الجرائد ورئيس الوزراء أرسل لنا تهنئته وعرض أن يستضيف العرض الأول في مكتبه |
| Namus timsali bir adam. | Open Subtitles | هو صاحبُ نزاهة |