| Belki biraz daha eski. Ve bu şerefsiz, hala Narkotik'in başında. | Open Subtitles | ربما أكثر، وما زال هذا اللعين يشرف على عمليات مكافحة المخدرات |
| ÖnceIikIe, tezin kendi kendine çürüdü çünkü sen bize Narkotik dedin. | Open Subtitles | عندما قلت أننا مرسـلين من مكافحة المخدرات اعتقدنا انك تريد الشجار |
| Baskıya dayanamıyorsan, Narkotik'e geri dön. | Open Subtitles | لا تستطيع تحمل هذا، ارجع إلى وحدة المخدرات. |
| Narkotik'te bu koca adam ayakkabılarını giymek zorunda değildik. | Open Subtitles | لم يكن علينا ان نرتدي هذه الأحذية الكبيرة في وحدة المخدرات. |
| Narkotik'in söylediğine göre o bölgede yapılan... uyuşturucu ticareti epey sağlammış. | Open Subtitles | قسم المخدرات يقول بأن الترويج في تلك المنطقة كان مستقر جدا |
| Bakalım Narkotik, yapay eroin satan birilerini biliyor mu? | Open Subtitles | سأتحقق من قسم المخدرات لأرى إن كان هناك مروجين يروجون للهيروين الاصطناعي |
| Narkotik şubesinde tetikçiler iki gizli kameranın yerini biliyorlardı. | Open Subtitles | لقد عرف المُسلّحين موقع اثنين من الكاميرات الأمنيّة المخفيّة في مكتب مُكافحة المُخدّرات. |
| Narkotik'in, Adalet Sarayı kuşatmasının arkasında Escobar'ın olduğunu söyleyen teorisine dair bir ipucu var mı? | Open Subtitles | اتوجد معلومات استخباراتيه تدعم نظريه وكاله المكافحه بان ايسكوبار هو من وراء عمليه حصار قصر العداله؟ |
| Yelina, Bob Keaton Narkotik Dairesi'nin ajanıydı. | Open Subtitles | ييلينا، كان بوب كيتون وكيل إدارة مكافحة المخدرات. |
| Sorun şu ki, depomda inceleme yapan bir Narkotik çalışanı var. | Open Subtitles | الذي يجري أن محقق من وكالة مكافحة المخدرات يعبث في مخزني |
| Narkotik birimi geçen ay buradaydı ve onların da kafası karışmıştı. | Open Subtitles | ،أتت وحدة مكافحة المخدرات إلى هنا الشهر الفائت وكانوا متحيرين أيضاً |
| Narkotik, söylentilere bakarak bunun şimdiye kadarki en büyük kaçakçılık olduğunu düşünüyor. | Open Subtitles | وباختصار يظن عملاء مكافحة المخدرات ان هذه ستكون أكبر شحنة إتجار بالمخدرات |
| Anlaşıldı efendim. AWACS'dan Key West'e. Narkotik polis, cevap ver. | Open Subtitles | -روجر سيدي , اواكس لكي وست وكالة مكافحة المخدرات اجيبي |
| Narkotik bölümüne yeni başladığım zaman beraber çalışmıştık. | Open Subtitles | كيف تعرفتي على الملازم مارتينيز ؟ عملنا معاً عندما بدأت في وحدة المخدرات |
| Narkotik bölümüne ait değilim artık. | Open Subtitles | أنا لست تابعاً الى وحدة المخدرات بعد الآن |
| - Narkotik daha ferah. | Open Subtitles | وحدة المخدرات لديها مساحة اكبر |
| Bu kovuşturma işlerini Narkotik yapacak. Ondan sonra yeni işe bakacağız. | Open Subtitles | لندع قسم المخدرات يعمل على تلك الإدعاءات بعدها سندخل نحن في أعمال جديدة |
| - Dur bakalım sen Narkotik'tensin. Biz Cinayet Masası. | Open Subtitles | حسناً، انت من قسم المخدرات ونحن من جرائم القتل |
| Narkotik de uyuşturucu olmadığından sallamıyor. | Open Subtitles | لكنهم مشغولون ، و قسم المخدرات ليسوا مهتمين لأننا لم نجد معه مخدرات |
| Sağda solda Narkotik'le çalışıyoruz diyorlarmış. | Open Subtitles | ما أقوله أنّه من مكتب مُكافحة المُخدّرات |
| Carrie'yle birlikte Narkotik'i abinin peşine taktınız, değil mi? | Open Subtitles | أنت و كارى بلّغتما مكتب مُكافحة المُخدّرات عن أخيك، صحيح ؟ |
| Güzel ismini lekelemek için Narkotik'in yapacağı bir girişime çok darılırım. | Open Subtitles | انا اتحفظ علي اي محاوله تقوم بها وكاله المكافحه لمحاوله تشويه سمعه الرجل النبيل |
| Ulusal Güvenliği, Narkotik'i, uydusu olan herkesi arayın. | Open Subtitles | ثماني ساعات اتصل بوكالة الأمن القومي ، أو إدارة مكافحة المخدرات بأي أحد لديه قمر صناعي هناك |