| Araba sesi işitmediğimden ona, nasıl geldiğini sordum. | Open Subtitles | سألته كيف وصلت الى هنا رغم اننى لم اسمع صوت سيارة |
| Buraya nasıl geldiğini hatırlamamanı anlamıyorum çavuş. | Open Subtitles | لا أعلم كيف لا تتذكر كيف وصلت لهنا,أيها الضابط |
| Peki biri bu şeyin buraya nasıl geldiğini açıklayabilir mi? | Open Subtitles | والآن، فليخبرني شخص ما، كيف وصل هذا الشيء إلى هنا؟ |
| Zor çünkü çoğu zaman karşı tarafın o pozisyona nasıl geldiğini anlayamıyoruz. | TED | الأمر صعب لأنه غالباً لا يمكننا الفهم بعمق كيف وصل الطرف الآخر إلى هذه المواقف. |
| Oraya nasıl geldiğini ya da ne yaptığını bilmeyen bir adamı. | Open Subtitles | لا يعرف كيف جاء إلى هنا ولا يعرف ماذا فعل |
| Sana nasıl geldiğini ve onu neden babamın başına bıraktığını öğrenmek istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أعلم كيف أتى إليك، ولماذا تركته تحت رعاية والدي. |
| Şimdi,Nereden geldiğini bilmek istiyorum ve buraya nasıl geldiğini? | Open Subtitles | .و الآن, أريد أن أعرف من أين أتيت و كيف وصلت إلى هنا؟ ? |
| Bu seni korkutuyor çünkü bu noktaya nasıl geldiğini bilmiyorsun. | Open Subtitles | ... ويرعب لأنك لا أعرف كيف وصلت إلى هذه النقطة. |
| Buraya nasıl geldiğimi bilmiyorum, senin nasıl geldiğini de. | Open Subtitles | ولا أعلم كيف وصلت أنا إلى هنا لا أعلم كيف وصلت أنت إلى هنا |
| Arabanın buraya nasıl geldiğini öğrenmeyi hiç istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد أن أعرف كيف وصلت هذه السيارة إلى هنا |
| Bu konuma nasıl geldiğini bana açıklar mısın? | Open Subtitles | أخبرني ثانية كيف وصلت لهذه المكانة الموهبة الفذة |
| Yalnız ve sefil bir biçimde beni aradığına göre, 10 yılda o noktaya nasıl geldiğini sana anlatabilirim. | Open Subtitles | إذا لهذا اتصلت بي وحيد و بائس منذ عشر سنين أستطيع أن أخبرك كيف وصلت إلى ذلك |
| Küçük Dere'nin oraya nereden veya nasıl geldiğini bilmiyorum ama onu gördüğüm için çok mutluydum. | Open Subtitles | لا أدرى من أين أتى أو كيف وصل إلى هنا لكنى بالتأكيد كنت مسرورًا لرؤيته |
| Başkasının kanının arabanın bagajına nasıl geldiğini bilmiyorsun. | Open Subtitles | أنت لا تعرف كيف وصل دم شخص ما إلى صندوق سيّارتك ؟ |
| O güvercinlerin buraya nasıl geldiğini hiçbir zaman anlayamadım. | Open Subtitles | أتعلم , لم أعرف قط كيف وصل هذا الحمام إلى هنا |
| -Zavallı Bay Pritchard'ın buraya nasıl geldiğini merak ediyorum. | Open Subtitles | عفوا ؟ كنت اتساءل كيف وصل المسكين بريتشارد الى هنا |
| - Öyle olmalı. Buraya nasıl geldiğini bile hatırlamıyor. | Open Subtitles | لابد أن يكون من المتجر،أقصد بأنه لم يعرف حتى كيف وصل لهنا |
| Kimse ne buraya nasıl geldiğini, nede başka birşeyi hatırlamıyor. | Open Subtitles | لا أحد منا يذكر كيف جاء هنا ولا حتي ما قبل ذلك |
| Buraya, Otatoclan'a nasıl geldiğini biliyor musunuz? | Open Subtitles | -ألا تعرفوا كيف أتى هنا إلى (أوتاتيتلان)؟ |
| Leydi Eve'nin ülkemize nasıl geldiğini biliyor musunuz? | Open Subtitles | هل سمعت كيف أتت الليدى ايف الى هذا البلد ؟ |
| - Bana Peter'ın otelimize kadar nasıl geldiğini anlat. | Open Subtitles | هل تودى ان تخبرينى كيف انتهى المقام بيبتر فى نفس الفندق |
| Buraya nasıl geldiğini ya da başına gelenleri falan. | Open Subtitles | مثل، كيفية وصوله إلى هنا أو أي شيء مما جرى له. |
| Sen var ya, bifteğin iyisine bayılıyorsun ama... tabağına nasıl geldiğini bilmek istemiyorsun. | Open Subtitles | أتدرين، يحب المرء تناول شريحة لحم، ولكنه لا يريد معرفة كيفية وصولها إلى طبقه. |
| - Hayır, hayır. Buraya nasıl geldiğini söyle. Iowa'dan otobüsle yeni geldim. | Open Subtitles | ـ كلا ، كلا ، اخبريها كيف وصلتِ إلي هنا (ـ لقد استقليت حافلة من (آيوا |
| Oradaki arkadasın generale Skylab'deki benim yönlendirme sistemimin bu altıpatlara nasıl geldiğini sorsana. | Open Subtitles | لما لا تسأل صديقك الجنرال كيف أصبح نظام التوجيه الذي صنعته لسكاي لاب على متن هذا القمر |
| - Anneme nasıl geldiğini sorduğumda bıkkınca gözlerini devirdi. | Open Subtitles | حقا ً عندما سألت أمي كيف جاءت هنا لقد قلبت عيناها بنزعاج |