| Güzel görünüşü, her zamanki cazibesi ve eski bir NBA yıldızı olması yüzünden. | Open Subtitles | بسبب مظهره الجيد ، محبوب ، وحقيقه أنه كان نجم كرة سلة سابق |
| Hala NBA'deki ilk kız olmaya mı çalışıyorsun? | Open Subtitles | هل لازلتي تحاولي أن تكوني أول فتاة في بي آي ؟ |
| Belki geri dönüp NBA hayallerimi gerçekleştiririm belli mi olur? | Open Subtitles | لَرُبَّمَا أنا سَأَعُودُ وأَعِيشُ إن بي أي ي تَحْلمنَ، حقّ؟ |
| Maç akşamı NBA sahnesi gibisi yoktur. | Open Subtitles | لاشيء يقارن بملعب دوري المحترفين في ليلة المباراة |
| NBA'in tamamen beyazlardan olduğu dönemleri hatırlıyorum. | Open Subtitles | أنا أتذكّرعندما كانت ال ن بى أيه كلها بيض |
| NBA'de ben oynayacağım. Sen benim ponpon kızım olacaksın. | Open Subtitles | انا سوف اكون في ال ان بي اي انت سوف تكونين من المشجعين لي |
| NBA'e giden yol benden geçer, dostum. | Open Subtitles | الطريق الى ال ان بى اى يجب عبورة من خلالى |
| Irak'a gitmeden önce NBA'de oynuyordu. | Open Subtitles | لقد كان على وشك ان يتم ترشيح للعب في بطولة السلة للمحترفين عندما تم ترحيله للخدمة في العراق |
| ve basketbol topu sizin kimliğinizi temsil eder, kim olduğunuzu. Siz bir NBA oyuncusuzunuz. | TED | وكرة السلة تلك تمثل هويتكم، من أنتم. أنتم لاعبون كرة سلة. |
| Bunu diyen de, karanlık odası bir NBA oyuncusunun malikanesinde olan bir kadın. | Open Subtitles | تقولها إمرأة التي كهفها في قصر لاعب كرة سلة محترف |
| Benimle gelirsen, seni NBA'e sokmak için gücüm dahilinde her şeyi yaparım. | Open Subtitles | إذا أتيت معي سأفعل كل مافي طاقتي لأخذك إلى الـ أن بي آي |
| NBA hiç bir yere gitmiyor. | Open Subtitles | فان الان بي آي لن تذهاب الى أي مكان |
| Bay NBA verilen görevi yapmıyor. | Open Subtitles | السيد أن بي أي لا يُريد أن يقوم بعمله مُلاحظة: |
| Evet Frank ama inan bana Nike'ın kendi mağazaları var, NBA'in kendi mağazaları var. | Open Subtitles | . نايك عِنْدَها مخازنُها، إن بي أي عِنْدَهُ مخازنُه الخاصةُ . يَقْطعُ في هو فقط المؤقت مع ذلك. |
| NBA'de oynamaya kadar uzanan o hayaller hepsi suya düştü. | Open Subtitles | تلك الأحلام ، بقدر ما أحببت المشاركة في دوري المحترفين كانت مجرد ، أحلام مهروسة |
| Karanlıkta, oğlumun NBA'deki ilk gecesinde yalnız ve parçalanmış bir şekilde oturuyordum. | Open Subtitles | لقد جلستُ في الظلام وحيداً، مُحطّم. ليلة لعب أحد أبنائي لأول مرّة في دوري المحترفين... |
| Bu benim NBA şansım, ...sana garanti ederim, bunu senin yaptığın gibi harcamayacağım. | Open Subtitles | وهذا هو طريقى لل أن بى أيه واستطيع أن أضمن أننى لن أخرب الأمر كما فعلت |
| Aptal sensin ve baban NBA'deki en kötü takımda oynuyor. | Open Subtitles | انت الغبي , ووالدك يلعب في اسوأ فريق في ال ان بي اي |
| Hey, baba, NBA'e gidersen Bobcats'de oynamalısın. | Open Subtitles | ابى عندما تلعب فى ال ان بى اى يجب عليك الانضمام للبوب كاتس |
| NBA' deki skoru en yüksek gardlardan. | Open Subtitles | الذي حطم رقم اختراق دفاعات بطولة السلة للمحترفين |
| Bütün hayatımı, beni NBA'e sokmak için harcadı. | Open Subtitles | مررت بطول حياتي ساعيا الإلتحاق برابطة محترفي كرة السلّة. |
| Eğer bir yıl boş oturursam, bir daha asla NBA'e dönemeyebilirim. | Open Subtitles | ،إذا بقيت بلا لعب لسنة فربما لن أعود لدوري كرة السلة الأمريكي |
| Bunlar, NBA seçmelerinde seçilme şansı olan 75 kişinin listesi. | Open Subtitles | هؤلاء هم ال75رجل الذين لديهم فرصة كبيرة للعب في الدوري الاميركي للمحترفين |
| Ayrıca NBA piyango seçimi olmaktan 12 saat uzaklıktayım, seni ahmak. | Open Subtitles | ولقد كان لدى 12 ساعة قبل أن العب فى ال أن بى أية |
| Doğru koçluk yapıldığı takdir de bir kısmını gelecek sezon NBA'ye gönderebileceğimizi biliyorum. | Open Subtitles | اعتقد اننا مع المدرب الجيد نستطيع ارسال بعضهم الى الان بى اية |