| Göller, nehirler, göletler, akarsular yok. Hiç bir şey yok. | TED | لا توجد بِرَك، ولا جداول، ولا أنهار ولا بحيرات، لا شيء من هذا القبيل. |
| Zamanında bu çölün büyük kısmı ortada yokmuş ve her tarafta nehirler varmış. | Open Subtitles | معظم هذه الصحراء كانت قطعة حزم وكان هناك أنهار في كل مكان |
| Yırtıcı geyik köpekleri antik nehirler boyunca keyif sürerken akrabaları okyanusa geri dönüp samur benzeri ilk balinalar oldular. | TED | انتشرت كلاب الغزلان المفترسة على طول الأنهار القديمة، بينما عاد أقاربهم إلى المحيط ليصبحوا أول حيتان تشبه ثعلب الماء. |
| Sen köprü yapıyorsun, John. nehirler neredeyse oraya gitmelisin. | Open Subtitles | انك تبنى الجسور وعليك الذهاب الى حيث الانهار |
| Aynı zamanda bu vadi, bir havza özelliği taşır, yaylalardan havzaya... ...tortu taşıyan ve orada yaşayan hayvanların kemiklerini sürükleyen nehirler akar. | TED | إنه حوض، والأنهار تتدفق من المرتفعات إلى الحوض، تحمل الترسبات، وتتخللها عظام الحيوانات التي عاشت هناك. |
| Ben nehirler geçtim, ayı avladım, altın aradım, kızılderililerle yaşadım, bir yıldırım kazası atlattım. | Open Subtitles | صنعت فخاخ لحيوان القندس واصطدت الدببة وبحثت عن الذهب وعشت مع الهنود ولقد صعقنى البرق |
| nehirler aktıkça, dağlardan denizlere materyalleri taşıdıkça, bazen kum, kil ve kaya taneleri toprakta sıkışıp kalıyor. | TED | لذا عندما تتدفق الأنهار، وهي تجرف المواد من الجبال إلى البحر، تلتصق أحياناً أجزاء من الرمل، والطين والصخور في الأرضية. |
| Dediğim gibi, su altında göller, nehirler ve şelaleler bulduk. | TED | ونجد كما قلت سابقاً بحيرات وأنهار وشلالات تحت الماء. |
| Gardiyanların kanları eski Babil'deki nehirler gibi akacak. | Open Subtitles | دماء الحراس ستتدفق مثل أنهار بابل القديمة |
| Buradaki nehirler, içinden sadece 1100 °C sıcaklıkta kızgın kayalar akan nehirlerdir. | Open Subtitles | الأنهار الوحيدة هنا هي أنهار الصخرة الحارة الحمراء في حرارة 1100 درجة مئوية |
| Uydu fotoğrafları drenaj kalıpları ve toprak kaymalarını gösteriyor. Bunlar nehirler ve okyanuslar sayesinde oluşur. | Open Subtitles | صور الأقمار الصناعية كشفت عن وجود مصارف وتآكلات من النوع الذي يتسبب به أنهار أو محيطات |
| Yalnızca birkaç gün içinde kuzeydeki tüm nehirler akmaya başlıyor. | Open Subtitles | في ظرف أيام قليلة، تجري جميع أنهار الشمال |
| Kervanlar, insanlar. nehirler, göller ya da büyük tuz denizi. | Open Subtitles | قوافل ، أشخاص ، أنهار ، بحيرات أو البحر المالح العظيم |
| nehirler ormanın otoyoludur, bunu öğrenmiş olduk, ayrıca en fazla asker alımı nehir civarı köylerden oluyordu. | TED | إذن الأنهار هي الطريق السريع للغابة، وهذا شيء علمناه، ومعظم التجنيد كان يتم في قرى النهر وحولها. |
| Ve bu mağara, dev bir yeraltı nehirler, kanallar, galeriler ve inanılmaz derin kuyular ağı. | TED | وهي تمثل شبكة ضخمة من الأنهار الجوفية، قنوات، وغرف ضخمة، وأنفاق عميقة للغاية. |
| Gördüğünüz gibi kaynayan nehirler dünyada bulunmakta, ancak genelde volkanlarla ilişkilendirilmektedirler. | TED | أتعلمون توجد الأنهار التي تغلي في العالم، ولكن التي يُصاحبها البراكين عموماً. |
| Dailer kültürlerini barındıran nehirler ve bu bereketli topraklar için şükrediyorlar. | Open Subtitles | شعب الماء يشكرون الانهار والاراضي الخصبه التي تغذي ثقافتهم. |
| Yunnan'ın güney vadilerine doğru ilerledikçe heybetli nehirler artık sakinleşmiş suları durgun ve sıcak. | Open Subtitles | تتدفق خلال وديان يونان الجنوبية الانهار الغاضبة تتدفق الان , المياه بطيه ودافئه |
| Kalın ve ince damarları tıpkı nehirler ve dereler gibi... | Open Subtitles | كبيرة مع اوردة صغير مثل الانهار والتفريعات |
| Çimler yeşeriyor, ağaçlar dallarını salıyor, ve nehirler akıyor. | Open Subtitles | العشب ينمو والأشجار تمد فروعها والأنهار تتدفق |
| Ben nehirler geçtim, ayı avladım, altın aradım, kızılderililerle yaşadım, bir yıldırım kazası atlattım. | Open Subtitles | صنعت فخاخ لحيوان القندس واصطدت الدببة وبحثت عن الذهب وعشت مع الهنود ولقد صعقنى البرق |
| - Orada bebek kemiklerinden oluşan dağlar ve nehirler var mı? | Open Subtitles | حيث يتواجد جبل من عظام الأطفال وأنهار من الدماء؟ ماذا؟ |
| Ve nehirler o kadar şarkı dolu ki... | Open Subtitles | والنهر الملئ جدا بالأغاني النهر الملئ جدا بالأغاني |
| Dünyaya olduğu gibi yağmur Titan'da da oyuklar, nehirler ve çağlayanlar oluşturabilir Kanyonlar oluşturabilir, büyük havzalarda ve kraterlerde birikebilir. | TED | و يفعل به ما يفعله المطر بالأرض, يحفر أخاديد, يكون أنهاراً و شلالات. قد تكوِن جداول, أو تتجمع في أحواض كبيرة و فوهات. |
| Bu, nehirler daha küçük akarsulara nasıl bölünür, onu bile açıklar. | Open Subtitles | بل وحتى تفسر كيف ينقسم مجرى النهر الى تفرعات |