| nesneler burada işe yaramaz. Evet, tabii. | Open Subtitles | أتعلم، لا تزعج نفسك الأغراض ليس لها مفعول هنا |
| Ben sana yolu göstermiş olabilirim, ama seni buraya nesneler getirdi. | Open Subtitles | ربما أريك الطريق لكن الأغراض هى من أحضرتك لهنا |
| nesneler, gerçekliği, beyinlerimizin algılayamayacağı bir şekilde değiştiriyorlar. | Open Subtitles | الأغراض تمكننا من تغيير الواقع لمستويات لا يمكن لأدمغتنا فهمها حتى |
| Ve bu tuhaf yolculuğumuzdaki ilk durağımız çok büyük nesneler diyarıdır. | Open Subtitles | والمحطة الأولى فى هذه الرحلة الغريبة هو عالم الأشياء الكبيرة جداً. |
| Şu an gördüğümüz nesneler 10 milyar ışık yılı uzaklıktadır. | Open Subtitles | الأشياء التي نراها الأن تبعد عنا 10 بلايين سنة ضوئية |
| Valerie'nin pijaması ve evinden toplanan çeşitli nesneler. | Open Subtitles | " هذه بيجاما " فالري بعض الأدوات المستحضرة من منزلها |
| Temel parçacıklar nokta şekilli nesneler yerine sicim benzeri nesneler olarak düşünülüyor. | Open Subtitles | بدلاً من أن تكون الجسيمات الأولية جسيمات نقطية، نظنها الآن جسيمات وترية |
| Tüm nesneler ona ait, demek ki onun kişisel eşyaları. | Open Subtitles | جميع الأغراض تعود إليه لهذا فجميعها ملكية شخصية له |
| Diğer evrenden gelen bu nesneler bir parıltı yayar. Özel bir enerji işaretleri vardır. | Open Subtitles | تصدر الأغراض من العالم الآخر وميضاً، كإشارة طاقية مميزة لها. |
| Diğer evrenden gelen bu nesneler bir parıltı yayar. Özel bir enerji işaretleri vardır. | Open Subtitles | تصدر الأغراض من العالم الآخر وميضاً، كإشارة طاقية مميزة لها. |
| nesneler göründüklerinden daha yakında olabilirler. | Open Subtitles | الأغراض التى فى المرآة تبدوا أقرب مما هى فى الحقيقة؟ |
| Sihir yapamayabilirim ama elimdeki nesneler sihirlidir. | Open Subtitles | ربّما ليس لديّ سحر لكنّ الأغراض التي أمتلكها لديها سحر |
| Bazı nesneler, tarih yoluyla bilgi toplar. | Open Subtitles | على مرّ التّاريخ، يذيعُ صيتُ بعض الأغراض. |
| Bu şekilde bir sürü yaptığım parça var, bu parçalar icat edilmiş nesneler içeriyor. | TED | لذلك فالكثير من أعمالى , تحتوى على بعض الأغراض الموجودة . |
| nesneler bir araya gelmeye başladığında... | Open Subtitles | أنه عندما الأغراض تبدء بالأقتراب من بعض |
| Yörüngelerin etkisinden nesneler etrafımızda dolanıyor yada biz onların etrafında dolanıyoruz. | Open Subtitles | ومن تأثير المدارات ،من الأشياء التي تدور حولنا أو ندور حولها |
| Bence bazen en basit nesneler en yaratıcı kullanımlara yön veriyor. | TED | وأعتقدُ أحيانًا أن أبسط الأشياء تستطيعُ تحقيق الاستخدامات الأكثر إبداعًا. |
| Şimdi, pek çoğumuz nesneler dünyası ile insanlar dünyası şeklinde ikili bir ayrım yaparız. | TED | الآن, معظمنا يفرق بين عالم الأشياء وعالم الأشخاص. |
| Lanetli nesneler çok uzun zaman önceden beri var. | Open Subtitles | الأدوات الملعونة صُنعت منذ زمن بعيد |
| Aynı zamanda, çalıştığım nesneler gözlemlenmiş en güçlü zerre akımlarından bazılarını üretiyor. | TED | وبنفس الوقت ،فإن الاجسام التي ادرسها تنتج بعض من أكثر تيارات الجسيمات القوية التي تمت ملاحظتها من أي وقت مضى. |
| Burada henüz keşfetmediğimiz daha nice egzotik nesneler olduğuna inanmak için her türlü nedenimiz var. | Open Subtitles | ونجوم نيوترونية ونجوم نابضة وثقوب سوداء ولدينا كل ما يدعو للتفكير بأجسام أخرى غريبة لم نكتشفها بعد |
| Gerçekten, kulağınıza kulak şeklinde nesneler tıkayıp huniler sokuyorlardı. | TED | أعني حرفيا , كانوا يقومون بأشياء مثل وضع أجسام على شكل أذن داخل الأذن وإدخال قموع فيها. |