| O muhafazakarlar, pazarın o yerlere yayılmaması için, kontrol etmek istiyorlar. | TED | هؤلاء المحافظين يريدون تنظيمنا، لمنعنا من السماح للسوق في الانتشار في تلك الأماكن. |
| Gerçekten ne yapmak istiyorum biliyor musun hakkında hiçbir şey bilmediğim tüm o yerlere gitmek istiyorum. | Open Subtitles | أتعرف ما الذي أريد أن أفعله حقاً أريد زيارة كل تلك الأماكن التي لا أعرف عنها شيئاً |
| Korkunç şeyler yaşandıktan hemen sonra tüm o yerlere gitmek oldukça bunaltıcı olmalı, değil mi? | Open Subtitles | لا بد أنه شيء محبط لك أن تتواجد في كل تلك الأماكن مباشرةً بعد أن تحدث أمور فظيعة. لا بد أنّك رأيت الكثير من الأمور الفظيعة. |
| Tüm o yerlere seyahat ediyorum, çünkü... | Open Subtitles | لقد سافرت إلى تلك الأماكن |
| - Onunla o yerlere gittim. | Open Subtitles | لقد كنت في تلك الأماكن معه. |