| Dün gece Odamdaki şömine yanmıyordu. | Open Subtitles | لم يقوموا بإشعال الموقد في غرفتي ليلة البارحة |
| Odamdaki ilk böceği öldürmeden önce onlar bize saldırmadılar. | Open Subtitles | لم يهجموا إلا بعد أن قتلت أول حشرة في غرفتي |
| Odamdaki telefon çalışmıyor. Yağmur yağıyor. | Open Subtitles | الهاتف الذي في غرفتي لا يعمل, والأمطار تهطل |
| Bu durumda gerçekten... yatak Odamdaki röprodüksiyon koleksiyonunu görmelisiniz. | Open Subtitles | في هذه الحالة عليك أن تشاهد المجموعة الفنية التي لذي في غرفة نومي |
| Hey, Jerry, yatak Odamdaki dolaptan havlu getirebilir misin? | Open Subtitles | جيري , هل بإمكانك أن تجلب المنشفه من خزانة غرفت نومي ؟ |
| Odamdaki masanın üstünde gözlüğüm var. | Open Subtitles | يا غلام ، على الطاوله فى غرفتى ستجد نظارتى |
| Bir tane de Jess'in odasında var. Benim Odamdaki kalsın, Spleen. | Open Subtitles | وواحد في حجره جيسي اتركوا الذي في غرفتي, سبلين |
| Küçüklüğümden beri Odamdaki aynanın karşısına geçer ve dans ederim. | Open Subtitles | منذ أن كنت فتاة صغيرة كنت ستجدني في غرفتي أرقص أمام المرآة |
| Sonunda Odamdaki sızıntıyı tamir ettirdiğimi biliyor musun? | Open Subtitles | مهلا , اتعرفي أنني في النهاية اصلحت التسرب في غرفتي ؟ |
| Odamdaki kuzu kokusunu birisi göndermeniz mümkün müdür? | Open Subtitles | هل تعتقد أنّه بإمكانك أن تبعث أحدهم لإزالة رائحة الخراف في غرفتي ؟ |
| Odamdaki döşeme tahtalarının altına sakladığım altın paralarım var. | Open Subtitles | تلكَ ليستْ كلّ نقودنا لديّ بعض العملات الذهبية مخفيةٌ تحت لوح الأرضية في غرفتي |
| Yani eğer benimle o içkiyi içmezsen otel Odamdaki buzların israf olacağı anlamına geliyor. | Open Subtitles | ما يعني أن الجليد في غرفتي بالفندق ستذهب سدى إلا إذا كان لديك هذا الشراب معي |
| Odamdaki çantaların Lord Narcisse'nin arabasına gitmesi gerekiyor. | Open Subtitles | الحقائب التي في غرفتي يجب أن توضع في عربة اللورد ناريس. |
| Odamdaki CD çalardan müzik dinleyip dans etmeyi seviyorum. | Open Subtitles | أحب الرقص على أغاني مشغل الإسطوانات في غرفتي. |
| Şerefsiz babam Odamdaki her şeyi toplamış ve bana göndermiş. | Open Subtitles | حسنا، أبي الأبله حزم . كلّ شيء في غرفة نومي . وشحنه لي |
| Bir süre önce Odamdaki beşikte bir çocuk vardı ama Sosyal Hizmetler onu benden aldı. | Open Subtitles | كان لدي طفلة في مهدها في غرفة نومي لفترة، وقام مكتب الخدمات الإجتماعية بأخذها بعيدا. |
| Hayır, sen her şeyin yerini değiştirdiğinden beri yatak Odamdaki zulamı bulamadım. | Open Subtitles | لا ، لم أتمكن من العثور على مخبأ غرفة نومي منذ ان قمت بنقل كل شئ |
| Ben öğrenmezsem bile yatak Odamdaki üç adam öğrenir. | Open Subtitles | وإذا لم أفعل , الثلاث أصدقاء الذين في غرفة نومي سيفعلوا |
| Her hafta yaptığım gibi bu sabah yine yatak Odamdaki dolabımı temizliyordum. | Open Subtitles | كنتُ أنظّف خزانة غرفة نومي صباحَ اليوم كما كنتُ أفعل كلّ اسبوع آلاف المرّات و هل تعرف ماذا حدث؟ |
| Geceleri ay ışığında, Odamdaki penceremden onları seyretmek hoşuma gider. | Open Subtitles | اننى اهوى مشاهدتهم من خلال غرفتى كل ليلة فى الليل عند وجود القمر . |
| Evet, devam et. - Kral, Odamdaki maskelerden eksik var. | Open Subtitles | اجل , قولى ما لديك - كينج , اقنعه الابطال سرقت من غرفتى - |
| Gemide. Odamdaki kasada. | Open Subtitles | على الناقلة، في خزينة بحجرتي. |