| Hepimiz de çocuklarımızın mutlaka yetenekli olacaklarını düşünürüz. | TED | وكلنا نعتقد بأن أطفالنا سيكونون موهوبين بشكل خاص. |
| Araştırmasında, insanların mahkeme kararlarından hakim aleyhlerine karar vermiş olsa bile kendilerine onur ve saygıyla davranıldığını hissettiklerinde tatmin olacaklarını ortaya koydu. | TED | استنتج في بحثه أن الناس سيكونون راضين بحكم القاضي، حتى ولو كان الحكم ضدهم، إذا لمسوا معاملة منصفة وبكرامة وباحترام. |
| Güvende olacaklarını düşünüyorlar, komutanım. | Open Subtitles | استمع إلى الكابتن يظنّون أنّهم سيكونون فى أمان معنا يا سيّدي |
| Bir yerçekimi kuyusuna yakınsın. Nerede olacaklarını bilmenin yolu yok. | Open Subtitles | أنت قرب حافة ابار الجاذبية لا مجال لمعرفة أين سيكونوا |
| Henüz onları yenmedik. Pek mutlu olacaklarını zannetmem. | Open Subtitles | لم نتخلص منهم بعد لا أعتقد انهم سيكونوا سعداء |
| J.J, iki avukat da öğle vakti burada olacaklarını söylediler. | Open Subtitles | جي جي المحاميان قالا انهما سيكونان هناك عند الظهر |
| İçimden bir ses, onu hiç bulamazsak daha mutlu olacaklarını söylüyor. | Open Subtitles | الذي أشعر هم سيكونون سعيد إذا نحن ما وجدناه مطلقا؟ |
| Bugün bu kadar şanslı... olacaklarını nereden biliyordu? | Open Subtitles | وكيف عرف هؤلاء الاشخاص بأنهم سيكونون محظوظين جدآ اليوم |
| Hepsi de sanki daha önce orda bulunmuş gibi hisetti ve tekrar orda olacaklarını da | Open Subtitles | كلهم يشعرون كما لو انهم كانوا هناك من قبل و كلهم يشعرن كما لو انهم سيكونون هناك مجددا |
| Orada olacaklarını bilmiyorum. Dinle, her şeyi kontrol edemeyiz. | Open Subtitles | لم اكن اعلم انهم سيكونون هناك ، لا يمكن ان نسيطر على كل شيء |
| Benden uzakta daha güvende olacaklarını düşünmüştüm. | Open Subtitles | اعتقدت انهم سيكونون أكثر أمنا بعيدا عني. |
| Sıra dışı güçleri olmadan onların sıradan birer insan olacaklarını biliyordum. | Open Subtitles | بدون قوى منقطعة النظير , لقد عرفت بأنهم سيكونون مجرد بشر عاديين |
| Her ne olursa olsun yanımda olacaklarını bilmesem ne yaparım bilmiyorum. | Open Subtitles | لا اعلم كيف ساستمر بدون معرفة بانهم سيكونون هنا معي مهما يحدث |
| Adamlarıma, benim yanımda kalırlarsa yine asker olacaklarını söylemiştim. | Open Subtitles | وَعَدت رجالي، إذا بقوا معي سيكونون جنودًا مرة آخرى |
| Üç ay iyidir. Bay Mars'a zamanında hazır olacaklarını söyleyin. | Open Subtitles | ثلاثة أشهر كافية أخبري السيد مارس أنهم سيكونوا جاهزين |
| Otel Nacional' da olacaklarını... ve bugün saat 4 te ayrılacaklarını söylediler. | Open Subtitles | قالوا بأنهم سيكونوا في فندق "ناسيونال" وأنهم سيغادرون اليوم في الرابعة مساءاً |
| Sadece Jose ile konuşmak istediğimizi ve güvende olacaklarını, korkacak bir şeyleri olmadığını söyledim. | Open Subtitles | بأننا نريد فقط أن نتحدث مع خوسييه و أنهم سيكونوا جميعهم بأمان لا داعي لكي يقلقلوا |
| Biliyorum, çok garip. Şimdiye kadar burada olacaklarını söylemişlerdi. | Open Subtitles | أعلم ، هذا مريباً، قالوا أنّهم سيكونوا هنا السّاعة. |
| Sadık olacaklarını düşündüren şey ne ki? | Open Subtitles | ما الذي يجعلكَ متيقناً أنّهم سيكونوا أوفياء؟ |
| Yarın bu vakitlerde, Token ve Nichole'un akraba olacaklarını söyleyeyim yeter. | Open Subtitles | دعنا نقول فقط أن بحلول هذا الوقت غداً توكين ونيكول سيكونان متزوجان تقريباً |
| Aaron ve Jack'e, kim daha şanslı bilmiyorum, ama devamlı birlikte ve güvende olacaklarını bilmek içimi ısıtıyor. | Open Subtitles | نخب أرون و جاك لا أدري، مَنْ منا الأكثر حظاً، لكن يسرني معرفة أنهما سيكونا سوياً |
| - Bundan daha önce bahsetmedin. - Yakınlarda olacaklarını sandım. | Open Subtitles | لَمْ تَقُلْ أيّ شئَ عن إيجاد شئ ما هنا إفترضتُ بأنّهم سَيَكُونونَ هنا |
| Bu ikisinin sonsuza kadar beraber olacaklarını bir kez daha teyit eden bir sahneye şahit oldum. | Open Subtitles | ثم شهدت إحدى تلك اللحظات التي جعلتني أعرف في قلبي أن هذين الاثنين سيبقيان معاً إلى الأبد |
| Her ne ise, ona sahip olacaklarını biliyorlar. | Open Subtitles | و هم يعرفون أنهم سيمتلكون أياً كان ما أعمل عليه في النهاية |