| Romalı Marcus Antonius Nil Kraliçesi Kleopatra'ya olan aşkını göstermek için bu olağanüstü kolyeyi yaptırmıştı. | Open Subtitles | مارك أنتوني الروماني بعث تلك القلادة العظيمة لتعبر عن حبه لكليوباترا |
| Yeni kralımız baloda cam ayakkabılar giyen gizemli prensese olan aşkını ilan ediyor. | Open Subtitles | فليعلم الجميع أن اميرنا الجديد يعلن عن حبه للأميرة الغامضة |
| En sonunda, Catalina'ya olan aşkını göstermek için yeterli cesareti buldu. | Open Subtitles | بعد ذلك أصبح واثقا ً بما فيه الكفاية (لإظهار حبه لـ(كاتالينا |
| Sonra aniden bir adam ortaya çıktı ve kıza olan aşkını açıkladı. | Open Subtitles | ...ثم كان ذلك رجل ظهر فجأة في ذلك الممر واعترف بحبه لها |
| Ayane! Ağabeyime olan aşkını biliyorum. | Open Subtitles | أيانى) ، أعرف مدى حبك لأخى) |
| Bana olan aşkını açıklayan beni düzeltebileceğini söyleyen mektuplar yazıyordun. | Open Subtitles | لقد كتبتِ لي خطابات تصرحين فيها بحبّكِ لي، صحيح، قائلة أن بإمكانكِ علاجي؟ |
| Ona olan aşkını kendinle birlikte sonsuzluğa götüremezsin. | Open Subtitles | أنت لا تستطيعي أخذ حبّه معك إلى الخلود |
| Senin görevin, Kral'ın sana olan aşkını kullanarak Wolsey'in ayağını kaydırmak. | Open Subtitles | إنه من واجبك أن تستغلين حبه في مصلحتنا لخلع "ولسي" |
| Bence insanların çizgi romana bu kadar kuvvetli tepki vermesinin sebebi Ray'in Leah'a olan aşkını anlatması ve geri kazanmaya çalışması. | Open Subtitles | أظن أن الجمهور متلهف على كتابه الهزلي، لأنه يحكي عن حبه لـ(لياه) وكسبها ثانية |
| İtibarını yok etmeye çalıştım, ona olan aşkını da. | Open Subtitles | لقد حاولت... أن أدمر سمعتها، حبه لها. |
| Stella'yı kıranlara zara verip ona olan aşkını gösteriyor. | Open Subtitles | إنه.. يقوم بإيذاء الأشخاص الذين قاموا بإيذاء (ستيلا). انه يظهر لها حبه. |
| ChopArt aracılığıyla boyamaya olan aşkını keşfetti. | TED | اكتشف حبه للرسم من خلال (تشوب آرت). |
| Benim hayatımı kurtarmak için bana olan aşkını feda etti. | Open Subtitles | اقصد هو ضحي بحبه من اجلي كي ينقذ حياتي اقصد حقا |
| Tanrı'ya olan aşkını ve hayata olan aşkını kutluyordu. | Open Subtitles | كان يحتفل بحبه للإله ويحتفل بحبه للحياه |
| Ayane! Ağabeyime olan aşkını biliyorum. | Open Subtitles | أيانى) ، أعرف مدى حبك لأخى) |
| - Zaten haftada üç sabah çalışıyorsun, ve kitaplara olan aşkını bildiğim için bunu destekliyorum. | Open Subtitles | -أنتِ تعملِ ثلاثة أيام صّباحاً بالإسبوع بالفعل وأنا قبلت ذلك لدرايتي بحبّكِ للكتب |
| Ve sonradan fark etti ki, erkek arkadaşı ona olan aşkını göstermek için bagaja kakasını yapıyormuş. | Open Subtitles | وأدركت أختي أخيراً أنّه... أنّه من اجل إظهار حبّه لها، صديقها... |