| Mağaraya olası her girişi korumak için Ajan Dixon'la bir saha oluşturacaklar. | Open Subtitles | هم سيؤسّسون حافة مع الوكيل ديكسن لحراسة كلّ مدخل محتمل إلى الكهف. |
| Burada kaldığımız her saniye, filoyu olası ataklara maruz bırakıyorsunuz. | Open Subtitles | انتم تعرضون الاسطول لهجوم محتمل بكل دقيقة نحن فيها هنا |
| Tıpkı anlattığım gibi, tam da başlangıçta, olası çözümler her yerden önümüze geliyordu. | TED | بالضبط كما وصفتُ لكم في البداية، تم أخذ الحلول المحتملة من كل مكان. |
| Hayır, bilmiyorum. Lanet olası neden söz ettiğini bilmiyorum, Elias. | Open Subtitles | لا , لا أعلم ماذا تقصد بحق الجحيم يا الياس |
| Yürek acısı, ıstırap, cinsel şiddet ve olası ölümden mi? | Open Subtitles | من وجع القلب , والبؤس العنف الجسدي والموت المحتمل ؟ |
| Ve umarım bu bütün olası kadeh kaldırmaların sonu olur. | Open Subtitles | و آمل يا سيدى أن هذا سيختتم جميع الأنخاب الممكنة |
| Ve görünüşte imkansız olası olduğu yeri size göstermiştim. | TED | و لقد أريتكم اللقطات التي توضح أم ما يبدو مستحيلا ههو ممكن. |
| Semenderlerin olası eşlerinin takip edebileceği özel bir iz bıraktığı söylenir. | Open Subtitles | ان سمندلات الماء تترك اثر الرائحة الاصحاب المحتملين يمكن ان تتبعه. |
| Seni bir daha o kaçığın yanında yakalarsam onun lanet olası bacaklarını kıracağım! | Open Subtitles | اللعنة إذا أمسكت بك ثانية بالقرب من ذلك الأحمق فسوف أكسر له عظامه |
| olası Monikalı faaliyeti şüphesi. Yemeğe gelemediğin için üzülmüyorum. Gelememe nedenine üzülüyorum. | Open Subtitles | محتمل قيام مانيكان بنشاط مشتبه به أعتقد عِنْدَنا طرقُ مختلفةُ لحَلّ المشاكلِ |
| Bu nedenle, mahkemeden, olası suçun bulunmadığını kayda almalarını istiyoruz. | Open Subtitles | ولهذا نطلب المحكمة أن تدخل التالي في لا سبب محتمل |
| olası saklanma yeri olabilecek her yeri arayacak, özellikle de uzaktaki ek binaları. | Open Subtitles | تبحث تحديدًا عن المباني الملحقة النائية أيّ شئ قد يكون مكان إختباء محتمل |
| Böyle olaylara hazırlık için 16 olası model üzerinde çalıştık. | Open Subtitles | لقد أعددنا 16 نموذج محتمل استعداداً لحصول حادثة مثل هذه |
| Sadece pornografinin olası zararlarına odaklanarak daha büyük çaplı sorunları gözden kaçırıyor olabiliriz. | TED | بالتركيز على الأضرار المحتملة لمشاهدة الإباحية لوحدها، ربما نشتت أنفسنا عن مواضيع أهم |
| 150 Km çapı içindeki olası bütün bölgelerin listesini çıkaracağım. | Open Subtitles | أنا سأكتب قائمة بكل المواقع المحتملة فى غضون 100 ميلا |
| Lanet olası onu öldürdün! Beni de buraya lanet cesedini göstermeye mi getirdin? | Open Subtitles | لقد قتلتها بحق الجحيم وجلبتنى الى الاسفل هنا لكى ترينى جثة لعينة ؟ |
| ileride ondan sıkılman olası, ve o zaman nerede olacaksın? | Open Subtitles | من المحتمل انك قد تتعب منها وبعدها ما سيكون وضعك؟ |
| Tabi her şeyi önceden çekip olası tüm felaket senaryoları için hazırlamazsan. | Open Subtitles | إلا إذا قمت بتسجيل البرنامج مقدماً. وقمت بتصوير جميع احتمالات الكارثة الممكنة. |
| Ve bu çelik palasını alacağım, kan ve etten oluşan bedenimde aşağıya doğru ittireceğim, ve görünüşte imkansızın olası olduğunu size ispat edeceğim. | TED | و سوف آخذ هذا الشفرة الحديدية و أدفعها خلال جسدي المكون من دم و لحم, لأثبت لكم أن ما يبدو مستحيلا هو في الواقع ممكن. |
| Bu parlak ışıkların sadece olası avcılara karşı korunmak için değil aynı zamanda olası eşleri çekmek için kullanılan usta bir iletişim aracına dönüşmesi milyonlarca yıl aldı. | TED | استغرق الأمر ملايين السنين قبل أن تتطور تلك الأضواء البراقة إلى أداة تواصل ذكية التي يمكن استخدامها ليس فقط لإبعاد المفترسين المحتملين بل أيضًا لجلب القرناء المحتملين. |
| Burası o lanet olası balığı aramadığımız son yer. | Open Subtitles | المكان الوحيد الذي لم نبحث فيه عن ذلك الوغد الأحمق |
| Bu faaliyet aptallık ve olası en iyi koşullarda itiraz etmek isterim. | Open Subtitles | هذا العمل هو حماقة، وأنا أرغب بأن احتج عليه بأكثر شدة ممكنة |
| Bu noktada, danışman olası bir cinayetle ilgili polis müdürlüğünü bilgilendirdi. | Open Subtitles | في هذه المرّة، المُستشار، أخبر قسم الشّرطة من مُحتمل رمز 187. |
| Komuta/Sonar: 047'de olası bir denizaltı var. | Open Subtitles | من السونار إلى غلافة التحكم لدينا إحتمال وجود غواصة في الإتجاه 047 |
| Yani 24 olası kutu kombinasyonundan 14 tanesi başarısızlığa ve 10 tanesi başarıya sebep oluyor. | TED | اذا فمن بين الـ 24 احتمال للصناديق، هناك 14 منها تؤدي للفشل وعشرة تؤدي للنجاح |
| Ama özellikle çok sayıda girişimci tanıdığım için bence bunun tersi daha olası. | TED | لكن أعتقد، خاصة بمعرفة الكثير من روّاد الأعمال، أن العكس هو الأرجح. |
| Gidin ve Pat'e diğer olası bulaşıcı maddeleri elemesi için yardım edin. | Open Subtitles | إذهلمساعدة،الفرقالإستثنائية، لتقرير أيّ مُلوثات مُحتملة. |
| Ne diye bizi bu lanet olası yere getirdin ki?" | TED | لماذا احضرتني الى هذا المكان الملعون في الاساس ؟ " |