| Kaz vermek için daha olasıdır onların araba anahtarları ve banka bilgileri. | Open Subtitles | هم أكثر عرضة لإعطاء أوزة مفاتيح السيارة والتفاصيل المصرفية. |
| Bir gencin ailesi ya da arkadaşları anormal davranışlarda bulunursa o gencin de bunları yapması çok daha olasıdır. | Open Subtitles | إن كان أصدقاء أو أسرة شاب ما منخرطة في أعمال منحرفة فإن ذلك الشاب يكون عرضة أكثر للقيام بنفس الشيء |
| O Szorlok satmak için daha olasıdır ondan gizlemek için daha. | Open Subtitles | - انه أكثر عرضة لبيعه ل زورلوك من إخفائه عنه. |
| 20 yıllık Afrika deneyimim görünüşe göre imkansız olasıdır. | TED | لقد عرفت من خبرة ال20 عام في أفريقيا أن ما نظنه مستحيلا هو في الواقع ممكن. |
| Böylece görünüşe göre imkansız olasıdır | TED | إذا ما يبدو مستحيلا, هو في الواقع ممكن. |
| Ve hatırlayın, lütfen ana mesajımı hatırlayın, neydi: görünüşte imkansız olasıdır. | TED | و تذكروا, أرجوكم تذكروا رسالتي الأساسية, وهي :ما يبدو مستحيلا هو في الواقع ممكن. |
| Bu olasıdır, çünkü, orjinal efsanenin detayları mevsimlerle alakalı değildir, efsanenin kendi kendine olan aracılığı hariç. | TED | وهذا الشيء ممكن لأن تفاصيل الأسطورة الأصلية غير مرتبطة بالفصول باستثناء الأسطورة ذاتها |
| Hissettiklerimize dair dürüst olduğumuzda, özgürce fikir önerip hata yaptığımızda ve olduğumuz kişinin her parçasından saklanmak zorunda olmadığımızda arkadaşlığımızı uzun süre sürdürmemiz çok daha olasıdır. | TED | عندما نستطيع التعبير عن مشاعرنا بصراحة، ونقترح الأفكار بحُرية ونخطئ ولا نخفي ما نحن عليه، من المرجح أن نبقى في الشركة أكثر وقت ممكن. |