"olay değil" - Translation from Turkish to Arabic

    • ليست قضية
        
    • ليس بالأمر
        
    • ليس الشيء
        
    • ليست حادثة
        
    • ليس أمرا
        
    • ليس حدث
        
    • ليس ظاهرة
        
    • ليست القضية
        
    • ليس شيئًا
        
    Büyük bir olay değil. Büyük bir olay gibi. Open Subtitles هى ليست قضية كبرى . هذا نوع من القضايا الكبرى
    Bu büyük bir olay değil arkadaşlar. Tamam, benim standartlarım var. Open Subtitles إنها ليست قضية كبيرة , أنا بالتأكيد لدي معايير
    ikinci folyoyu üretim sürecine eklemek büyük bir olay değil fakat ardından dış yüzey elemanı güneş enerji paneli içerir ve elektrik üretebilir. TED إنه ليس بالأمر الكبير أن تقوم بإضافة رقاقة ثانية في مرحلة الإنتاج، فبهذا تصبح عناصر الواجهات تحتوي على خلايا شمسية وتنتج طاقة كهربائية.
    Tamam. Eski kız arkadaşlarımın eşyalarını hala bulundurmam hiç de büyük bir olay değil. Open Subtitles حسناً ، صحيح أنني لازلت أحتفظ بأشياء من صديقاتي السابقات لكنه ليس بالأمر الكبير
    Çocuğumu terk etmek gurur duyduğum bir olay değil, tamam mı? Open Subtitles ليس الشيء المهم حقّاً تسليم ابني، مفهوم؟
    Bu olağan bir olay değil şef. Open Subtitles هذه ليست حادثة عادية أيها القائد
    Yani evet, herkese koydum ama büyütülcek bir olay değil. Open Subtitles أعني أجل لقد أبدعت لكنه ليس أمرا جللا
    - Büyük bir olay değil. Open Subtitles إنه ليس حدث مهم
    Ve dışarıdaki sis de, doğal bir olay değil. Open Subtitles والضباب فى الارجح ليس ظاهرة طقس طبيعية
    Birçok olay var ve hepsi çok önemli. Ve bu, bizim üzerinde çalıştığımız tek olay değil. Open Subtitles أن هناك قضايا كثيرة جداً، وكلها مهمة وهذه ليست القضية الوحيدة التى نعمل عليها
    Hapishanede bile, birini kilit altında tutmak küçük bir olay değil. TED حتى في السجن، هذا ليس شيئًا صغيرًا أن تحتجز شخصاَ ما.
    O kadar da büyük bir olay değil. Etrafıma bakıyorum ve gördüklerim hoşuma gidiyor. Open Subtitles إنّها ليست قضية كبيرة، أنا أناظر بالجوار ، وأحب ما أشاهدة.
    Okulda bir kaç ders kaçırdım. Çok büyük bir olay değil, değil mi? Open Subtitles تغيبت عن الكلية بضعة أيام تلك ليست قضية كبرى, أليس كذلك؟
    Biraz terli gözüküyorsun da. Çok büyük bir olay değil ama. Open Subtitles انت فقط متعرق قليل ولكن ليست قضية كبيرة
    - Tamam, Üzgünüm. Çok büyük bir olay değil. - Gayet büyük bir olay. Open Subtitles حسناً ، ليست قضية هامة - انها قضية هامة -
    Büyük bir olay değil. Tüm dünya memelerimi görmüştü. Open Subtitles ليس بالأمر الخطير لقد شاهدني العالم كله وانا عارية بمقطع اباحي مسرب.
    Baba, bunun üstesinden gelebilirim. Büyük bir olay değil. Open Subtitles أبي، بإمكاني التكفّل بذلك أنّه ليس بالأمر الجلل.
    Bu Haven'da gördüğüm ilk tuhaf olay değil Nathan ve sadece bir haftadır buradayım. Open Subtitles هذا ليس الشيء الغريب الأول الذي رأيته في "هايفن" ومضى على وجودي أسبوع واحد فقط، أيمكنك أن تخبرني ما الذي يجري هنا؟
    Bu Haven'da gördüğüm ilk tuhaf olay değil Nathan ve sadece bir haftadır buradayım. Open Subtitles هذا ليس الشيء الغريب الأول الذي رأيته في "هايفن"، (ناثان)
    Bu olağan bir olay değil şef. Open Subtitles هذه ليست حادثة عادية أيها القائد

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more