| Biyotıp dünyasında numuneleri büyütmenin yardımcı olabileceği başka problemlerin de olduğu ortaya çıktı. | TED | اتضح أنه وعبر الطب الحيوي، هنالك مشاكل أخرى يمكن للتضخم أن يساعد فيها. |
| O kadınla evli olduğu ortaya çıktı, ben de kadınla ilgilendim. | Open Subtitles | ، اتضح أنه كان متزوجاً من تلك المرأة لذلك اعتنيت بها |
| Bazı deri lezyonları olduğu ortaya çıktı. Galiba genetik yatkınlığı yok. | Open Subtitles | اتضح أن لديها تشوهات جلدية أظن لم يكن هناك ميلاً وراثياً |
| Böylece parlayan zırhının içindeki şövalyenin kara şövalye olduğu ortaya çıktı. | Open Subtitles | و هكذا تبين أن الفارس في الدرع اللامع هو الفارس الأسود |
| Hastanenin fazla mesai yaptırdığı hemşireleri ona söyleyen bir kaynağı olduğu ortaya çıktı. | Open Subtitles | لقد تبين أنه يملك ذاك المصدر اللذي أخبره أن المستشفى يرهق الممرضات بالعمل. |
| Toplantıdaki diğer adamın, Netflix'in CEO'su Reed Hastings olduğu ortaya çıktı. | TED | لكنّ الشخص الآخر في اللقاء، تبيّن أنه كان "ريد هاستينغز"، الرئيس التنفيذي لـ "نيتفليكس". |
| Çünkü tüm bu kanun ihlali yapanların kanıtları toplama ve kanıtlama önerisinin uygulanamaz olduğu ortaya çıktı. | TED | لأن كامل مجال أعمال اقتراح أن أحدهم يقوم فعلا بخرق القانون ثم جمع أدلة لإثبات ذلك، والذي اتضح أنه كان فعلا غير ملائم. |
| Bunun belirleyici kaos kullanan sözde raslantısal sayı üreticisi olduğu ortaya çıktı. | TED | و اتضح أنه مولد أعداد شبه عشوائي باستخدام الفوضى القطعية. |
| ...aynı sepeti motosikletten çıkan bir köpek gibi. Ama başıma gelen en güzel şeylerden biri olduğu ortaya çıktı. | Open Subtitles | ولكنه اتضح أنه من أفضل الأشياء التي حصلت لي في حياتي |
| Her neyse, sonuç olarak, ödenmemiş birkaç park cezam olduğu ortaya çıktı. | Open Subtitles | على أي حال ، اتضح أن لدي مخالفتان وقوف خطأ لم أدفعها |
| Uzun ömürlü olan bu mutantların tüm bu hastalıklara karşı ... ... daha dirençli olduğu ortaya çıktı. | TED | لقد اتضح أن تلك المُتحولات طويلة العمر أكثر مُقاومة لكُل تلك الأمراض |
| Mağaraların inanılmaz yaşam formlarına, daha önce varlığı bilinmeyen türlere barınak olduğu ortaya çıktı. | TED | اتضح أن الكهوف هي مستودعات من أشكال الحياة المذهلة، أنواع لم نعرف بوجودها من قبل. |
| Orada bunu gerçekleştirmenin maliyeti bir milyon dolarda az olduğu ortaya çıktı. | TED | حسناً لقد تبين أن تكلفة ذلك هناك سوف تكون أقل من مليون دولار. |
| Yıllar sonra kör olmalarının nedeninin muhtemelen bir bakteriyel enfeksiyon olduğu ortaya çıktı. | TED | وبعد عقود, تبين أن السبب في إصابتهم بالعمى كان في الغالب نوع من الإصابة البكتيرية. |
| Ama bana saldırdığında, bir kız olduğu ortaya çıktı. | Open Subtitles | لكن عندما هاجمني تبين أن من هاجمني كانت فتاة. |
| Hareket sırasında beyinden gelen ve bu şekilde çalışan sinir yolları olduğu ortaya çıktı. | TED | لقد تبين أنه هناك سُـبُل عصبية قادمة من الدماغ تلعب دوراً وظيفياً مهماً خلال التحرك. |
| Hormonal bir şey olduğu ortaya çıktı. Fiziksel bir sorun. | Open Subtitles | تبيّن أنه أمر هرموني , إنه أمر بدني |
| En iyi ihtimalle bir eğlenceye benziyordu, ciddi bir yararlılığı yoktu, ama sonradan bunun dünyayı yerinden oynatacak bir devrimin başlangıcı olduğu ortaya çıktı. | TED | تبدو كتسلية في أحسن الأحوال، ليست مفيدة بأي شكل جاد، لكن اتضح أنها البداية لثورة تكنولوجية ستغيّر العالم. |
| Son şüphelendiğinde olayın bir kadınla ilgili olduğu ortaya çıktı. | Open Subtitles | في آخر مرة شككت فيه إتضح أن الأمر حول إمرأة |
| Stratosferinde ince tabakada oldukça farklı hız ve yönlerde giden rüzgârları olduğu ortaya çıktı. | TED | ولكن تبيّن أن رياح طبقة الغلاف الجوي العليا تسير بسرعات واتجاهات مختلفة تماماً عن تلك التي في الطبقات الخفيفة. |
| Yalnız çocuğun saygıdeğer bir rakip olduğu ortaya çıktı. | Open Subtitles | لقد اتضح ان الولد الوحيد يستحق النّد |
| Katilin işten atılmış eski bir eleman olduğu ortaya çıktı. | Open Subtitles | وقد ظهر أن ذلك الرجل كان أحد العاملين الساخطين |
| Sonradan mücevherlerimizi çalan şerefsiz olduğu ortaya çıktı. | Open Subtitles | لكن تبين أنها وضيعة لاحقاً وأنها سرقت مجوهراتنا |
| Bunu söyleyeceğimi asla düşünmezdim ama Chuck Bass'ın masum olduğu ortaya çıktı. | Open Subtitles | لم أعتقد أني سأقول هذا يوم لكن أتضح ان تشاك باس بريء |
| Avrupa'da evli olmanın altı farklı yolu olduğu ortaya çıktı. | TED | اتّضح أنّ هناك 6 طرق مختلفة للزّواج في أوروبا. |
| On yıldan fazla süredir öldü bilinen savaş kahramanının hayatta olduğu ortaya çıktı. | Open Subtitles | بطل حرب إفترض أنه ميت لعشر سنوات لكن إتضح أنه حي يرزق |
| Biraz araştırdım. Wall Street'ten bir simsar olduğu ortaya çıktı. | Open Subtitles | قمتُ ببعض البحث، إتّضح أنه مضارب كبير في شارع "وول ستريت" |