| Az önce babanla konuşuyordum. Bunun ironik olduğunu söyledim. | Open Subtitles | كنت أتحدث مع أبيكِ قبل ذلك أخبرته أنه ساخر |
| Daha etkileyici olanı buz küpünün bir kor olduğunu söyledim. | Open Subtitles | والشيء المدهش، أني أخبرته أن هذا المكعب الثلجي جمرة ملتهبة. |
| Bir köşe yazısı yazabilecek kadar benzersiz bir bakış açın olduğunu söyledim. | Open Subtitles | ،لقد عرضت أن تكتبي عموداً في الجريدة قلت أنك تملكين منظوراً فريداً |
| San Francisco'da verdiğim bir röportajda belki de tüm kültürün bir değişim sürecinde olduğunu söyledim. | Open Subtitles | أُجريمعيحديثصحفيفيسانفرانسيسكو.. وقدقلت،وبصراحةتامة .. قلت أنه من الممكن أن تكون الثقافة كلها تتغيّر |
| Vince'in dirilişini açıklayamadım ama Garrett'ın iyi bir çocuk olduğunu söyledim. | Open Subtitles | ولكن أخبرته بأن غاريت كان فتى طيباً تعلمين بأنه كان يائس |
| İşgücünden ve terfilerden söz ediyorduk. Senin çok zeki bir çocuk olduğunu söyledim. | Open Subtitles | ناقشنا تنمية القوة العاملة أخبرته أنك فتى لامع |
| Onlara doğru olduğunu söyledim. Savaş başlamak üzere. | Open Subtitles | أخبرتهم أن ذلك كان حقيقي والحرب أوشكة أن تبدأ. |
| Her neyse, ben de Big Bang'in İncil'den daha eski olduğunu söyledim. | Open Subtitles | على اية حال ،لقد قلت أن الانفجار الكبير كان أقدم من الإنجيل |
| Sonra da işimin, binaların dış cepheleriyle ilgili olduğunu söyledim. | Open Subtitles | قلت له ان الواجهة الخارجية هي التي تعبر عن المبنى |
| Sana hesabının boş olduğunu söyledim. | Open Subtitles | أخبرتك أن حسـابه فارغ. وأن معاشـه يؤول إليّ. |
| Onlara senin alkolik olduğunu söyledim... seni eve götüreceğimi... ve bir daha sla oraya gitmeyeceğimizi söyledim. | Open Subtitles | أخبرتهم أنك مخموراً وأني سأوصلك إلى البيت وأننا لن نذهب إلى هناك أبداً |
| Çok sağlam bir yönetmene ihtiyaçları var, ben de aradıklarının sen olduğunu söyledim. | Open Subtitles | يحتاجون إلى مخرج صلب و أنا أخبرتهم بأنك الشاب |
| Fakat ona olduğunu söyledim. Tam bir eziğim. | Open Subtitles | وليس لدى رفيق , ولكنى أخبرته أنه لدى أنا فاشلة تماماً |
| Ve piyanoya dokunmasının yasak olduğunu söyledim. | Open Subtitles | أخبرته أنه ليس مسموحاً له بأن يلمس البيانو |
| Bir defasında ona çok kahve içtiğimden siyah olduğunu söyledim. | Open Subtitles | وذات مرة, أخبرته أن السبب هو شربي للكثير من القهوة. |
| Senin, süzme peynir kıvamında, uysal ve yumuşak başlı olduğunu söyledim. | Open Subtitles | قلت أنك ناعم ولين مع لمسة من جبن الماعز جبن الماعز؟ |
| Onu Collier'a getirmen gerektiğini, onun bunların bir parçası olduğunu söyledim, ve öyle. | Open Subtitles | لقد قلت أنه يجب أن تحضرها لـ كولير إنها كانت جزء من هذا و ما زالت |
| Sadece kendi ayaklarının üstünde durana kadar olduğunu söyledim. | Open Subtitles | أخبرته بأن ذلك حتى يقف على قدميه مرة أخرى |
| Ona bizim için fazla akıllı olduğunu söyledim, dahi okuluna gitmen gerektiğini. | Open Subtitles | لقد أخبرته أنك ذكية جدا بالنسبة لنا وكان لابد لك أنك تذهبي لمدرسة عبقرية |
| ...ona bu yaratığın hepimizden daha gelişmiş olduğunu söyledim. | Open Subtitles | أخبرتهم أن ذلك الكائن أكثر تطوراً من أيَ منّا. |
| Her neyse, ben de Big Bang'in İncil'den daha eski olduğunu söyledim. | Open Subtitles | على اية حال ،لقد قلت أن الانفجار الكبير كان أقدم من الإنجيل |
| Yanına gidip bunun Ben ve benim uğraştığımız şey olduğunu söyledim. | Open Subtitles | لقد ذهبت اليه قلت له ما كنت افعلوه انا و بين |
| Sana her şey iyi değilken öyle olduğunu söyledim. | Open Subtitles | قبلاً ، أخبرتك أن كـل شيء بخير و الحقيقة غير ذلك |
| Sadece birkaç oyun. Onlara hârika olduğunu söyledim. | Open Subtitles | مجموعة واحدة فقط من الأهداف أخبرتهم أنك كنت عظيما |
| Korkmayacak kadar kötü olduğunu söyledim. | Open Subtitles | أخبرتهم بأنك آخر واحدة تخاف من الأشباح. |
| Ona yeterince iyi olduğunu söyledim ki gerçekten de öyle ama onu yüzüstü bıraktım çünkü Sheila'yı zorlayamadım işin gerçeği bu. | Open Subtitles | لقد قلت لها بأنها جيدة بما فيه الكفاية و هي كذلك لكني خذلتها لأنني لم أستطع اقناع شيلا و هي الحقيقة |
| Sana çöpte olduğunu söyledim. Nige'e bir yere gömdüğümü söyledim. Dot'a da gölede attığımı söyledim. | Open Subtitles | وأخبرتك أنها في بحيرة وأنت أخبرتك أنها في مخبأ |
| Yakında bir soygun olduğunu söyledim ve ölmek için çok gençti. | Open Subtitles | أخبرته أنّ ثمّة عملية سرقة ستتم، و هو صغيرٌ على أنّ يموت في هذا العمر. |