| Baş dedektif onun tek kurban olmadığını söylüyor. | Open Subtitles | المخبر الرئيسي يقول أنه ليس الضحية الوحيدة |
| Kardeş Remigius tadilat için yeterli paramızın olmadığını söylüyor. | Open Subtitles | الأخ (ريمجيس) يقول بأنه ليس لديّنا المال الكافي لـ إصلاحه |
| Doktor yapabileceği bir şey olmadığını söylüyor, yani iş başa düştü. | Open Subtitles | الطبيب يقول أنه لا يوجد ما يمكنهم فعله لذا علينا أن نستمر في ذلك وحدنا |
| Veteriner hekim bir şeyi olmadığını söylüyor. | Open Subtitles | الطبيب البيطري لا يظن ان هناك مشكلة معه |
| olmadığını söylüyor ama söylediği şeylere inanabilir misin? | Open Subtitles | لقد قال أنه ليس كذلك لكن هل تصدق أيا مم يقوله؟ |
| Bankamatik param olmadığını söylüyor. | Open Subtitles | ...البطاقة الذكية تقول أن رصيدي صفر |
| Kız arkadaşı olmadığını söylüyor. Görüştüğü kimse yokmuş. | Open Subtitles | إنّه يقول أنّ ليس لديه خليلة ولايواعد أيضا |
| Doğum kontrol gereçlerini bırakmaya hazır olmadığını söylüyor. | Open Subtitles | يقول أنه غير جاهز لسحب حارس المرمى |
| Aşağılık yalancı devlet ormanda artık daha fazla kuduruk olmadığını söylüyor. | Open Subtitles | كاذب الحكومة يقول أنه لم يعد يوجد مسعورين في الغابات و لكن نحن نعرف أكثر |
| Ve şimdi de G2 bölümü, orada olmadığını söylüyor. | Open Subtitles | والآن قسم المخابرات الخاص بى يخبرنى بأنه حتى لم يكن موجوداً هناك |
| Polis şimdi itici FBI bunun bir terörist saldırı olmadığını söylüyor. | Open Subtitles | والشرطة تمنع... والفدراليون يخبرونا بأنه ليس عملاً إرهابياً... |
| Size söylüyorum çocuğu gördüm, o şeyin onda olmadığını söylüyor. | Open Subtitles | أنا اخبرك ، لقد رأيت الفتى هو يقول أنه ليس بحوزته |
| Her neyse, patronu bunu umursamaması için onu zorluyor, fazla büyük bir şey olmadığını söylüyor. | Open Subtitles | على أي حال، رئيسهُ في العمل يضغط عليه ليتجاهل الأمر، يقول أنه ليس أمراً ذا أهمية |
| Kadınlra ilgisi olmadığını söylüyor, yüzbaşı. | Open Subtitles | انه يقول بأنه ليس مهتم بالنساء . |
| Ve şu anda, yanımda oturan bu adam endişelenecek bir şey olmadığını söylüyor. | Open Subtitles | و على الرغم من هذا ، فإن الرجل الذى يجلس بجوارى يقول أنه لا يوجد أى شىء لنقلق بصدده |
| -Hasta bile hasta olmadığını söylüyor. Neden böyle bir şeye razı-- | Open Subtitles | -الرجل لا يظن نفسه مريضاً، لماذا يستجيب لـ ... |
| Kötü gibi. - Doktora ihtiyacı olmadığını söylüyor. | Open Subtitles | الصبي قال أنه ليس بحاجة الى طبيب |
| Bankamatik param olmadığını söylüyor. | Open Subtitles | ...البطاقة الذكية تقول أن رصيدي صفر |
| Sanatın kimsenin umurunda olmadığını söylüyor. Hepsi ünlü birer şef olup kendi televizyon programlarını yapmak istiyorlarmış. | Open Subtitles | يقول أنّ لا أحد يهتم بالفنّ، وجميعهم يُريدون أن يكونوا طُهاة مشاهير، |
| Bazıları var olmadığını söylüyor. | Open Subtitles | البعض يقول أنه غير موجود |
| Dalış ekibi, gölette bir şey olmadığını söylüyor. | Open Subtitles | فريق الغوص يقول أنه لم يجد شيئاً في البركة |
| Ve şimdi de G2 bölümü, orada olmadığını söylüyor. | Open Subtitles | والآن قسم المخابرات الخاص بى يخبرنى بأنه حتى لم يكن موجوداً هناك |
| Polis kuvvetleri Federaller bunun bir terör saldırısı olmadığını söylüyor. | Open Subtitles | والشرطة تمنع... والفدراليون يخبرونا بأنه ليس عملاً إرهابياً... |
| Çekirgeler... Onların yerli olmadığını söylüyor. | Open Subtitles | الصراصير , يقول أنهم ليسوا محليين |
| Şimdi de parası olmadığını söylüyor. | Open Subtitles | ومع ذلك يقول انه لا يملك المال. |
| Yalnız olmadığını söylüyor. | Open Subtitles | حسناً , يقول بأنه لم يكن بمفرده |
| Patronun bile ortada tuzak olmadığını söylüyor. | Open Subtitles | حتى مسؤولكم قال انه لم تكن هناك أية مكيدة |