| Bu hiç doğru değil. Bana kalırsa hiç takımda bile olmamalıydı. | Open Subtitles | هذا ليس صحيحا , اذا سألتموني , أنه لا يجب أن يكون في الفريق |
| Mikrofon açık olmamalıydı. Beni duyduğunu fark etmedim. | Open Subtitles | من المفترض أن يكون المكبر مغلقاً لم ألاحظ أنها بامكانها سماعي |
| Orada olmamalıydı diyenler var. | Open Subtitles | الناس سَيَقُولونَ أنه لم ينبغي عليه ان يكون هناك |
| Orada olmamalıydı. | Open Subtitles | لم يُفترض أن تكون هناك. |
| Direksiyon başında olmamalıydı. Uyum sağlayamaz. | Open Subtitles | لا ينبغي أن يكون خلف عجلة القيادة إنّه غير قابل للتكيّف |
| O çok şaşırtıcı olmamalıydı. Seçmenlerimin ailenize karşı birikmiş epey bir öfkesi var. | Open Subtitles | ما حرى أن يكون حنق ناخبيني على أسرتك مثيرًا لدهشة جمّة. |
| Bütün bunlar hiç olmamalıydı aslında. | Open Subtitles | هذا اليوم كله , لم يكن من المفترض ان يحدث |
| Fakat, muazzam hikayeye göre, bunların hiçbiri olmamalıydı. | TED | إلا أنه، وتبعاً للقصة الكبيرة، لاشئ من هذا يجب أن يحدث |
| daha yavaştan alacağımı. bu olmamalıydı. | Open Subtitles | أنه يجب أن نتمهل, لا يُفترض أن يحدث هذا |
| Böyle olmamalıydı. Benden istediğin her şeyi yaptım. Arkadaşlarına yardım et. | Open Subtitles | لم يفترض أن يحدث مثل هذا لقد فعلت كل شيء طلبته مني |
| Hepimiz bunu hissediyoruz. Bu kadar kötü hiçbir şey burada olmamalıydı, ama oldu. | Open Subtitles | لم يكن من المفترض أن يحدث شيء هنا بهذا السوء، ولكنه قد حصل |
| O burada olmamalıydı. | Open Subtitles | أنا حتى لم أعرف أنه سيأتى لا يجب أن يكون هنا |
| Sokaklara düşmek bu kadar kolay olmamalıydı. | Open Subtitles | لا يجب أن يكون الإنتهاء بدون منزل بهذه السهولة |
| Peki, Roma mumu gibiyse patlama olmamalıydı. | Open Subtitles | حسنا .. مثل الشمعة اليونانية لا يجب أن يكون هناك أنفجار |
| Bu kadar zor olmamalıydı, değil mi? | Open Subtitles | ليس من المفترض أن يكون الامر صعباً , صحيح؟ |
| O mahkemede bile olmamalıydı. | Open Subtitles | لم يكن من المفترض أن يكون في محاكمة أصلاً |
| Müebbet mahkumla aynı hücrede olmamalıydı. | Open Subtitles | لم ينبغي قط أن يُسجن في زنزانة واحدة مع شخص محكوم عليه مدى الحياة |
| Orada olmamalıydı. | Open Subtitles | لم يُفترض أن تكون هناك |
| Polismiş, anladık. Başımızda o olmamalıydı. | Open Subtitles | كان شرطيًا، لا بأس، لكنّه لا ينبغي أن يكون القائد. |
| Evet, ben de bu konuyu konuşmak istiyordum seninle. - Orada olmamalıydı. | Open Subtitles | أجل، وددت محادثتك حيال ذلك، ما حرى أن يخرج. |
| AJ..böyle olmamalıydı..niye oldu ki ? | Open Subtitles | اقسم انني, يا ايه جي, ان هذا لم يكن من المفترض ان يحدث لم يكن من المفترض ان يحدث هذا يا سلفستر |
| Bu haksızlık. Artık çok geç. Bu şekilde olmamalıydı. | Open Subtitles | إسمع , ليس عدلاً , لقد فات الأوان ما كان يجب أن يحدث بهذة الطريقة |
| Kartım reddedilmiş ve bu olmamalıydı. | Open Subtitles | -مرحبا،تم رفض بطاقتي،لا يُفترض أن يحدث ذلك |
| Uykumda çağırmış olmalıyım. Böyle olmamalıydı. | Open Subtitles | لابد وأنني استدعيته وأنا نائم، ولكن لا يفترض أن يحدث هذا. |
| Bu olmamalıydı. - Çiviyi bulmalısın. | Open Subtitles | . ليس من المفترض أن يحدث هذا . أنت يجب أن تجد دعامة |
| Kazadan sonra olan şey asla olmamalıydı. | Open Subtitles | لكن ما فعلته بعد الحادثة لم يكن ينبغي أن يحدث أبدًا |
| Aslında bir nedeni de olmamalıydı, öylesine çıkıp gelivermeliydim. | Open Subtitles | بالواقع، يجب ألا يكون هناك سبب لمجرد عودتي لمنزلي |
| Böyle bir şey olmamalıydı. | Open Subtitles | -ما كان يفترض وقوع هذا |
| Bugün böyle bir şey olmamalıydı. | Open Subtitles | في عمر ويوم الزمن الحاضر هذا لم يكن ليحدث.. |